Emeviler Kabeyi yıktı mı?

Emeviler ve Kabe: Yıkım Efsanesi mi, Tarihsel Gerçek mi?

Emeviler’in Kabe’yi yıktığı yönündeki iddialar, İslam tarihinin en çok tartışılan ve yanlış anlaşılan konularından biridir. Bu konuyu ele alırken, duygusal yaklaşımlardan ziyade somut tarihsel verilerle ilerlemek gerekiyor. Deneyimlerime göre, bu tür konularda kulaktan dolma bilgiler yerine, dönemin kaynaklarına bakmak her zaman en doğrusu. Peki, bu iddia ne kadar gerçek?

1. Yıkım İddiasının Kaynağı ve Abdullah bin Zübeyr Dönemi

Bu iddia genellikle **Hicaz bölgesinde Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan ile Mekke'de hilafetini ilan eden Abdullah bin Zübeyr arasındaki mücadele**ye dayanır. Abdullah bin Zübeyr, Yezid bin Muaviye'nin vefatından sonra halifeliğini ilan etmiş ve Mekke'yi bir nevi bağımsız bir merkez haline getirmişti. Emeviler, bu durumu kabullenemedi. **Yezid bin Muaviye'nin ordusu, Hicri 63 (Miladi 683) yılında Mekke'yi kuşattığında**, Kabe'nin çevresi mancınıklarla bombalandı. Bu kuşatma sırasında Kabe'nin duvarlarında hasar oluştuğu, hatta örtüsünün yandığı rivayet edilir. Bu, tam bir yıkımdan ziyade, kuşatma esnasında meydana gelen bir tahribattır. Yezid'in ölümüyle kuşatma kalktı ve Abdullah bin Zübeyr, Kabe'yi **Hz. İbrahim'in temellerine uygun olarak yeniden inşa etme kararı aldı.** Bu yeniden inşa sırasında, Kabe'nin Hicr kısmı da içeri alındı ve kapısı yer seviyesine indirildi. Bu değişiklikler, aslında Kabe'yi peygamberlik öncesi dönemdeki orijinal haline döndürme çabasıydı.

2. Haccac bin Yusuf es-Sakafi ve Kabe'nin Yeniden Yapılandırılması

Asıl tartışma yaratan olay, **Hicri 73 (Miladi 692) yılında Abdülmelik bin Mervan'ın emriyle Haccac bin Yusuf es-Sakafi'nin Mekke'yi kuşatmasıdır.** Yaklaşık 7 ay süren bu kuşatma, Abdullah bin Zübeyr'in şehit düşmesiyle sonuçlandı. Kuşatma sırasında yine mancınıklar kullanıldı ve Kabe'de **ciddi hasarlar** meydana geldi. Haccac, Abdülmelik'in emriyle Kabe'yi **Hz. Peygamber dönemindeki haline döndürme kararı aldı.** Bu ne anlama geliyordu? Abdullah bin Zübeyr'in yaptığı değişiklikler (Hicr'i içeri alma, kapıyı indirme) geri alındı. Kabe'nin kapısı tekrar yükseltildi ve Hicr kısmı dışarıda bırakıldı. Bu, bir "yıkım"dan ziyade, **Kabe'nin mimari yapısının Emevi hilafetinin bakış açısına göre "düzeltilmesi" veya "eski haline döndürülmesi"** olarak görülebilir. Tabii ki bu, siyasi bir karardı ve Abdullah bin Zübeyr'in mirasını silme amacı taşıyordu. Haccac, Kabe'nin duvarlarını yıktırıp temellerini güçlendirdi ve yeniden inşa etti. Bu süreçte kullanılan taşlar ve malzemeler de yenilendi.

3. Kabe'nin Kutsiyeti ve Emevilerin Tutumu

Şunu unutmamak gerekir: Kabe, İslam'ın en kutsal mekanıdır. Hiçbir Müslüman halife, Kabe'yi tamamen yok etme gibi bir düşünceye sahip olamazdı, bu hem dini hem de siyasi intihar olurdu. Emeviler de Müslümandı ve Kabe'nin kutsiyetine inanıyorlardı. Yaşanan olaylar, **siyasi iktidar mücadelesinin bir sonucu**ydu. Kabe, bu mücadelenin merkezinde yer alan sembolik bir yapıydı ve taraflar, kendi meşruiyetlerini Kabe üzerinden de sağlamaya çalışıyorlardı. Abdülmelik bin Mervan, Haccac'a gönderdiği emirde Kabe'nin **"güçlendirilerek" ve "orijinal haline döndürülerek"** inşa edilmesini istemişti. Bu, Kabe'nin tamamen ortadan kaldırılması değil, aksine kontrol altına alınarak kendi siyasi doktrinlerine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesiydi.

4. Tarihsel Kaynaklar ve Anlam Çıkarma

Tarihçiler, özellikle İbn Sa'd'ın Tabakat'ı, Taberi Tarihi, İbn Kesir'in El-Bidaye ve'n-Nihaye gibi eserlerde bu olayları detaylıca anlatır. Bu kaynaklarda, Kabe'nin mancınıklarla vurulduğu, hasar gördüğü, hatta Kabe'nin örtüsünün yandığı gibi bilgiler yer alır. Ancak bu, bilinçli bir "yıkım" emriyle değil, kuşatma sırasında meydana gelen **"tahribat"** olarak aktarılır. Ardından gelen "inşa" veya "yeniden yapılandırma" süreci ise, siyasi bir tercih olarak ele alınır. Özetle, Emeviler Kabe'yi **"tamamen yok etmek"** amacıyla yıkmamışlardır. Ancak, **siyasi rakipleriyle olan mücadeleleri sırasında Kabe'de ciddi hasarlar meydana gelmiş ve daha sonra kendi siyasi görüşlerine uygun olarak Kabe'nin mimari yapısında değişiklikler yapmışlardır.** Bu durum, "yıkım" kelimesinin çağrıştırdığı anlamdan farklıdır. Daha doğru ifade etmek gerekirse, Kabe **"tahrip edilmiş" ve ardından "yeniden inşa edilip yapılandırılmıştır."** Bu ayrımı iyi yapmak, konuyu doğru anlamak için kritik öneme sahip.