Çanakkale savaşı ne zaman başladı ne kadar sürdü?
Çanakkale Savaşı: Başlangıcı, Süresi ve Derin Anlamı
Çanakkale Savaşı, Türk milletinin kaderini belirleyen o büyük mücadele, 18 Mart 1915'te donanma saldırısıyla fiilen başladı. Ancak kara çıkarmalarıyla asıl şiddetli çatışmalar 25 Nisan 1915'te Alçıtepe (Kirte) ve Arıburnu bölgelerinde yoğunlaştı. Bu savaş tam olarak 8.5 ay sürdü. Bu süre zarfında, her karış toprağı kanla sulanan Gelibolu Yarımadası, insanlık tarihine altın harflerle yazılacak bir direnişin sembolü haline geldi.
Deneyimlerime göre, bu savaşın ne kadar sürdüğünü bilmek, verilen mücadelenin büyüklüğünü daha iyi kavramamızı sağlıyor. Düşünsene, neredeyse bir yıl boyunca süren ve iki tarafın da on binlerce insanını kaybettiği bir mücadele. Sadece askeri bir çatışma değil, aynı zamanda bir varoluş savaşıydı. Cepheler kuruldu, siperler kazıldı, her siper bir ölüm kalım çizgisiydi.
Cephelerde Neler Yaşandı?
Çanakkale'de sadece iki ordu değil, farklı milletlerden askerler de karşı karşıyaydı. İtilaf Devletleri, denizden geçemeyeceklerini anlayınca karadan da bir çıkarma yapmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na, özellikle Arıburnu, Conkbayırı, Kabatepe ve Seddülbahir gibi stratejik noktalara çıkarma yaptılar. Amaçları, boğazları ele geçirerek İstanbul'a ulaşmaktı.
Ancak karşılarında Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir komutan ve onun emrindeki Türk askerleri vardı. Atatürk'ün o meşhur sözü: "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir." Bu söz, askerin ruhunu ateşleyen bir kıvılcımdı. Siperler birbirine çok yakındı, adeta 10-15 metre mesafede düşmanla burun burunaydılar. Bu yakınlık, savaşın ne kadar vahşi ve insanlık dışı koşullarda geçtiğinin bir göstergesi. Düşünsene, yan cepheden bir ses duyuyorsun ve o ses, senin kendi dilinde konuşan bir askerden gelmiyor.
Bu savaşta kullanılan silahlar ve taktikler de oldukça önemli. Ağır makineli tüfekler, topçular, hatta ilk kez kullanılan zehirli gazlar bile bu savaşın dehşetini artırdı. Ama Türk askerinin tüfeği, süngüsü ve iman gücü, tüm bu teknolojiye karşı koydu.
Çanakkale'nin Maddi ve Manevi Yükü
Savaşın süresi boyunca hem askeri lojistik hem de sivil halk için büyük bir yük oluştu. Orduya erzak, mühimmat taşımak, yaralıları tedavi etmek inanılmaz bir organizasyon gerektiriyordu. Kadınlar cephe gerisinde hastanelerde çalışıyor, erzak hazırlıyordu. 1915 yılı boyunca cepheye sürekli takviye kuvvetler gönderildi. Savaşın en yoğun yaşandığı dönemlerde günde on binlerce top mermisi kullanıldığı tahmin ediliyor.
Manevi yükü ise tarif etmek imkansız. Neredeyse bir yıl boyunca süren bu kanlı mücadele, ulusal bilinci derinden etkiledi. Kaybedilen her asker, geride bir aile bırakıyordu. Ama bu kayıplar, aynı zamanda birleşmenin, birlikte mücadele etmenin önemini de öğretti. Bir daha asla böyle bir acı yaşanmaması için bu savaşın hikayesini iyi bilmek ve gelecek nesillere aktarmak bizlerin görevi.
Neden Bu Savaş Bu Kadar Önemli?
Çanakkale Zaferi, sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ateşini canlı tutan bir semboldür. Düşünsene, o dönemde Anadolu'nun dört bir yanından gelen insanlar, ortak bir amaç uğruna omuz omuza vermişlerdi. İşte bu yüzden, Çanakkale'yi anlamak, aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerini daha iyi anlamak demektir.
Deneyimlerime göre, Çanakkale ruhunu yaşatmak için yapabileceğimiz en iyi şeylerden biri, o topraklara gidip o havayı solumaktır. Eğer bir gün yolun düşerse, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nı mutlaka ziyaret et. Conkbayırı'nda Mustafa Kemal Atatürk'ün gözetleme yeri, Şehitler Abidesi, Seyit Onbaşı'nın kahramanlık anıtı gibi yerleri görmek, savaşın boyutunu daha iyi anlamanı sağlar. Orada, o siperlerin önünde durduğunda, o günleri daha derinden hissedebilirsin.
Unutma, Çanakkale bir destandır. Ve her destan, onu yaşayanların hikayeleriyle ayakta kalır.