Fransız ihtilali ne zaman başlamıştır?
Fransız İhtilali Ne Zaman Başladı?
Fransız İhtilali'nin başlangıç tarihini net olarak belirlemek bazen kafa karıştırıcı olabilir, çünkü bu devasa değişim bir gecede olup bitmedi. Ama eğer bir başlangıç noktası seçeceksek, o nokta kesinlikle 14 Temmuz 1789'dur. Neden mi? Çünkü o gün, Paris halkı Bastille Hapishanesi'ni bastı. Bu, sadece bir hapishanenin ele geçirilmesi değil, aynı zamanda kraliyet otoritesine karşı ilk büyük ve sembolik başkaldırıydı.
Bastille, o dönemde kralın keyfi tutuklamalarının bir sembolüydü. İçinde çok az mahkum olsa da, duvarları mutlak monarşinin baskısının bir göstergesiydi. Halkın bu sembolü yıkması, özgürlük ve adalet arayışının somut bir ifadesiydi. Bu olay, sadece Fransa'da değil, tüm Avrupa'da yankı uyandırdı ve devrimin ateşini körükledi.
Eğer bu süreci daha iyi anlamak istersen, şunları aklında tutmanı öneririm:
- Ekonomik Sıkıntılar: İhtilalin fitilini ateşleyen en önemli nedenlerden biri, Fransa'nın içinde bulunduğu derin ekonomik krizdi. Kraliyetin savurgan harcamaları, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na yapılan maliyetli destek ve yetersiz vergi sistemi halkı fakirliğe sürüklemişti. 1780'lerin sonunda Fransa'nın devlet borcu, gayri safi milli hasılasının neredeyse iki katıydı. Bu durum, halkın üzerinde ağır bir vergi yükü oluşturuyordu.
- Sosyal Eşitsizlik: O dönemdeki Fransız toplumu üç ana sınıfa ayrılmıştı: Ruhban (Birinci Sınıf), Soylular (İkinci Sınıf) ve Halk (Üçüncü Sınıf). Ruhban ve soylular, nüfusun çok küçük bir kısmını oluşturmalarına rağmen, neredeyse tüm ayrıcalıklara sahiptiler ve vergi ödemiyorlardı. Buna karşılık, nüfusun %97'sini oluşturan halk, hem ağır vergileri ödüyor hem de siyasi haklardan mahrum bırakılıyordu. Bu adaletsizlik, Üçüncü Sınıf'ın büyük bir kesiminde, özellikle de burjuvazide ciddi bir hoşnutsuzluk yaratmıştı.
- Aydınlanma Fikirleri: Montesquieu, Rousseau ve Voltaire gibi düşünürlerin yaydığı Aydınlanma fikirleri, halk arasında eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi kavramların yayılmasına neden oldu. Kralın Tanrı tarafından yetkilendirildiği düşüncesi (kraliyet ilahi hakkı) sorgulanmaya başlandı. Bu fikirler, halkın mevcut düzene karşı daha bilinçli ve örgütlü bir şekilde tepki göstermesini sağladı.
Deneyimlerime göre, bu üç ana faktörün bir araya gelmesiyle, ihtilalin kaçınılmaz hale geldiğini söyleyebiliriz. 14 Temmuz 1789, bu uzun süren toplumsal ve ekonomik gerilimlerin patlama noktasıydı. Eğer bu dönemi daha derinlemesine incelemek istersen, ihtilalin ilan edildiği Ulusal Meclis'in kurulması (17 Haziran 1789) ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin kabul edilmesi (26 Ağustos 1789) gibi diğer önemli olayları da göz önünde bulundurabilirsin. Bu belgeler, ihtilalin sadece bir ayaklanma olmadığını, aynı zamanda yeni bir siyasi ve sosyal düzenin temellerini attığını gösteriyor.