Sevr Antlaşması hangi hükümet imzaladı?
Sevr Antlaşması'nı Hangi Hükümet İmzaladı? Osmanlı Hükümeti'nin Çaresizliği
Sevr Antlaşması denildiğinde aklına hemen "kim imzaladı?" sorusu geliyorsa, doğru yerdesin. Bu antlaşmayı imzalayan, o dönemin çaresiz durumdaki Osmanlı Hükümeti'ydi. Ama iş o kadar basit değil, hangi Osmanlı Hükümeti ve neden imzaladı, detaylarına inelim.
İmzalayanlar: Tevfik Paşa Hükümeti ve Damat Ferit Paşa'nın Gölgesi
Sevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920 tarihinde Fransa'nın Sevr banliyösünde imzalandı. Antlaşmayı Osmanlı adına imzalayan delegeler şunlardı:
- Rıza Tevfik Bey: Şura-yı Devlet (Danıştay) Reisi.
- Damat Ferit Paşa: Sadrazam Damat Ferit Paşa'nın hükümetinden bir isim değil, ancak antlaşmanın müzakere süreçlerinde ve öncesinde Damat Ferit Paşa'nın etkisi büyüktü. İmza anında Sadrazam Tevfik Paşa'ydı, ancak Damat Ferit Paşa'nın önceki sadrazamlık dönemlerinde izlediği politikalar bu antlaşmanın zeminini hazırlamıştı.
- Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Hadi Paşa.
- Bern Büyükelçisi Reşat Halis Bey.
Bu delegelerin imza yetkisini aldığı hükümet, o dönemde Sadrazamlık koltuğunda oturan Tevfik Paşa Hükümeti'ydi. Ancak şunun altını çizmek gerekir ki, bu hükümetin de eli kolu bağlıydı. İttihat ve Terakki'nin Birinci Dünya Savaşı'na soktuğu, ardından Mondros Ateşkes Antlaşması ile fiilen sona eren bir imparatorluğun enkazı devralınmıştı. Payitaht İstanbul işgal altındaydı, ordular dağıtılmış, ülke işgal güçlerinin insafına kalmıştı.
Neden İmzaladılar? Çaresizlik ve Alternatifsizlik
Sevr Antlaşması'nı imzalayan Osmanlı Hükümeti'nin bu kararı almasının temelinde yatan en büyük neden, çaresizlik ve alternatifsizlikti. Deneyimlerime göre, bu tür ağır antlaşmaların imzalanması genellikle bir ülkenin tüm direniş gücünü kaybetmesi ve "en az zararla kurtulma" psikolojisiyle gerçekleşir.
- İşgal Altındaki Payitaht: İstanbul işgal altındaydı. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve hatta Yunanlar başkentte cirit atıyordu. Hükümetin hareket alanı son derece kısıtlıydı.
- Ordu Yokluğu: Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı ordusu terhis edilmiş, silahları toplanmıştı. İşgal güçlerine karşı koyacak düzenli bir ordu yoktu.
- Ekonomik Yıkım: Yıllar süren savaşlar ülkeyi ekonomik olarak bitirmişti. Halk yoksulluk içindeydi, devletin gelir kaynakları tükenmişti.
- Uluslararası Baskı: İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya) Osmanlı üzerinde büyük bir baskı kurmuştu. Antlaşmayı imzalamazlarsa daha kötü yaptırımlarla karşılaşacakları tehdidi altındaydılar. Hatta, "ya Sevr'i imzalarsınız ya da Anadolu'nun tamamını işgal ederiz" gibi sert ültimatomlar aldılar.
- Padişah VI. Mehmet Vahdettin'in Tutumu: Padişah Vahdettin de, ülkenin içinde bulunduğu durum karşısında bir nevi teslimiyetçi bir tutum içindeydi. Kurtuluşu İtilaf Devletleri'nin himayesinde görme eğilimi vardı. Hükümetin bu antlaşmayı imzalamasına onay verdi.
Bu koşullar altında, Osmanlı Hükümeti, Sevr'i "en az kötü" seçenek olarak gördü. Ancak bu antlaşma, Türk halkı ve Anadolu'da başlayan Kuva-yi Milliye hareketi tarafından asla kabul görmedi.
Sonuçsuz Kalan Bir Antlaşma: Sevr'in Hukuki Geçersizliği
Sevr Antlaşması'nın imzalanması, aslında hukuki olarak hiçbir zaman geçerlilik kazanmadı. Neden mi? Osmanlı Anayasası'na (Kanun-i Esasi) göre, uluslararası bir antlaşmanın yürürlüğe girmesi için Meclis-i Mebusan (Osmanlı Parlamentosu) tarafından onaylanması gerekiyordu. Ancak:
- Meclis-i Mebusan'ın Feshedilmesi: İstanbul'un işgalinden sonra, 16 Mart 1920'de İtilaf Devletleri tarafından Meclis-i Mebusan dağıtılmıştı. Dolayısıyla, antlaşmayı onaylayacak yasal bir merci kalmamıştı.
- Ankara Hükümeti'nin Reddi: Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Ankara'da kurulan Büyük Millet Meclisi (23 Nisan 1920), Sevr Antlaşması'nı asla tanımadı ve imzalayanları "vatan haini" ilan etti. Milli Mücadele'nin temel hedeflerinden biri de bu antlaşmanın yırtılıp atılmasıydı.
Bu nedenle, Sevr Antlaşması sadece kağıt üzerinde kalmış, fiilen uygulanamamıştır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın zaferi ve ardından imzalanan Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923), Sevr'i tarihin tozlu raflarına kaldırmıştır. Lozan, yeni Türk Devleti'nin uluslararası alandaki bağımsızlığını ve egemenliğini tescil eden, Sevr'in tam zıttı bir anlaşmaydı.
Kısacası, Sevr Antlaşması'nı imzalayan, dönemin çaresiz Osmanlı Hükümeti'ydi, ancak Türk milleti ve Ankara Hükümeti'nin direnişi sayesinde bu antlaşma asla hayata geçmedi. Bu, bir milletin bağımsızlık azminin, en zor şartlarda bile nasıl galip gelebileceğinin en somut örneklerinden biridir.