Mehmet Akif Ersoy kazandığı parayı ne yaptı?

Mehmet Akif Ersoy Kazandığı Parayı Ne Yaptı? Hakikatin Peşinde!

Mehmet Akif Ersoy’un hayatına baktığımızda, onun maddiyata ne kadar uzak durduğunu, kazandığı parayı nasıl kullandığını çok net görürüz. Hatta "para" kelimesi onun için bir araçtan öteye geçememiş, çoğu zaman bir yüke dönüşmüştür. Deneyimlerime göre, Akif’in para ile ilişkisi, onun karakterinin ve yaşam felsefesinin en çarpıcı yansımalarından biridir.

1. Para Akif İçin Bir Amaç Değil, Yalnızca Bir Araçtı

Akif, para kazanma hırsı olan bir insan değildi. Hayatı boyunca hep mütevazı yaşadı, lükse ve gösterişe asla prim vermedi. Onun için önemli olan fikirleri, idealleri ve millete hizmetti. Kazandığı parayı da bu doğrultuda kullandı. Özellikle İstiklal Marşı’ndan kazandığı parayı reddetmesi, bu durumu en somut şekilde ortaya koyar. * **İstiklal Marşı ve Para Reddi:** Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı yazdığında, o dönemde marşı yazan şaire verilecek olan ödülü, yani 500 lirayı (o dönemin parasıyla oldukça yüksek bir miktar) reddetti. Bu para, Darülmesai adlı bir hayır kurumuna bağışlandı. Neden mi reddetti? Çünkü o, marşı milleti için, bağımsızlık ruhu için yazmıştı; karşılığında bir beklentisi yoktu. Bu, onun karakterinin temelini oluşturan bir duruştu. Marşı yazarken kalbine para sevgisi düşmediği için, karşılığında para almayı vicdanına sığdıramadı. Bu duruş, günümüzde bile pek çok kişiye ilham veren, eşine az rastlanır bir örnektir.

2. Borçları Ödeme ve İhtiyaç Sahiplerine Yardım Eli

Akif, kazandığı parayı öncelikle ailesinin ve yakın çevresinin temel ihtiyaçlarını karşılamak ve varsa borçlarını ödemek için kullandı. Ancak onun cömertliği sadece ailesiyle sınırlı değildi. İhtiyaç sahibi olduğunu bildiği herkese, elindeki imkanlar dahilinde yardım etmekten çekinmezdi. * **Borç Ödeme ve Geçim Sıkıntısı:** Mehmet Akif, hayatının birçok döneminde maddi sıkıntılar yaşadı. Kazandığı parayı genellikle ailesinin geçimini sağlamak ve biriken borçlarını kapatmak için kullandı. Hatta Mısır’a gitmesinin sebeplerinden biri de, Türkiye’deki ekonomik sıkıntıları hafifletmek ve orada daha iyi koşullarda yaşayarak ailesine destek olmaktı. Mısır’da Kur’an tercümesi işinden aldığı avansla da öncelikle borçlarını kapattığı bilinir. * **Gizli Yardımlar:** Akif, yardımsever bir insandı. Tanıdığı veya tanımadığı, zor durumda olan kişilere el uzatmaktan çekinmezdi. Bu yardımları genellikle gizli tutardı. Onun için önemli olan, yardımın ulaşıp ulaşmadığıydı, kimin kime yardım ettiği değil. Bu, onun tevazu ve samimiyetinin bir göstergesiydi. Öğrencilerine, fakir komşularına, hatta yolda gördüğü ihtiyaç sahiplerine bile cebindeki son parayı verebildiği rivayet edilir.

3. Kitaplara ve Eğitime Yatırım

Mehmet Akif Ersoy, tam bir ilim aşığıydı. Kazandığı paranın önemli bir kısmını kitaplara ve kendi eğitimine yatırım yaparak kullandı. Kütüphanesi onun için çok değerliydi ve yeni çıkan eserleri takip etmekten asla vazgeçmezdi. * **Zengin Kütüphane:** Akif’in kütüphanesi, onun entelektüel derinliğinin bir aynasıydı. Edebiyat, felsefe, din, tarih, bilim gibi birçok alanda kitabı vardı. Yeni bir kitap çıktığında, imkanları dahilinde mutlaka edinmeye çalışırdı. Kitaplar onun için sadece okunacak nesneler değil, aynı zamanda düşünce dünyasını besleyen, ufkunu genişleten dostlardı. Mısır’dan dönerken getirdiği kitapların, o dönemde bir servet değerinde olduğu söylenir. * **Eğitime Destek:** Kendi çocuklarının eğitimine büyük önem veren Akif, aynı zamanda çevresindeki yetenekli gençlerin eğitimine de destek olmaya çalışırdı. Maddi imkanları kısıtlı olsa bile, burs bulmalarına yardımcı olur, kitap ihtiyaçlarını karşılar veya onlara manevi destek verirdi. Onun için ilim ve irfan, bir milletin kalkınması için olmazsa olmazdı. Sonuç olarak, Mehmet Akif Ersoy’un para ile ilişkisi, onun karakterinin ve ideallerinin bir yansımasıdır. O, parayı bir amaç olarak görmedi; aksine, hayatını ideallerine adamış, vatanına ve milletine hizmet etmeyi her şeyin üstünde tutmuş bir şair ve düşünürdü. Onun para karşısındaki duruşu, günümüz insanına da önemli dersler veren, erdemli bir yaşamın en güzel örneklerinden biridir. Unutma, gerçek zenginlik, banka hesabındaki rakamlarda değil, gönül zenginliğinde ve ideallerine bağlılıkta gizlidir.