Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir sözü ne demek?
Tekdir ile Uslanmayanın Hakkı Kötektir: Neden ve Nasıl Anlamalıyız?
Bu söz, aslında bir eğitim ve toplumsal düzen prensibini özetler. Deneyimlerime göre, hepimiz hayatımızda bir noktada bu prensiple yüzleşmişizdir. Basitçe anlatmak gerekirse, bir kişiye sözle, nasihatle, ikazla anlatamadığımız bir şeyi, fiziki bir yaptırım veya sonuçla öğretmek gerekebilir.
Şimdi bunu biraz açalım.
- Tekdirin Sınırları ve Köteğin Mantığı
İnsanlar doğaları gereği öğrenirler. Bu öğrenme süreci iki temel yolla ilerler: olumlu pekiştirme (ödül) ve olumsuz pekiştirme (ceza/sonuç). Tekdir, yani sözlü uyarı, ikaz veya eleştiri, genellikle olumlu pekiştirme grubuna girer. Ancak bazen, bireyin davranışını değiştirmek için tek yeterli araç bu değildir.
Şöyle düşün: Bir çocuğa sürekli olarak "eline sıcak sobaya dokunma" derseniz ve çocuk inadına dokunursa, belki de ilk seferde hafif bir yanık deneyimi, o sözlü ikazdan çok daha kalıcı bir ders verebilir. Elbette burada kastettiğimiz zalimane dayak değil, adapte edilmiş, duruma uygun ve eğitime yönelik bir fiziki müdahaledir. Bu, eğitim psikolojisinde de yeri olan bir konudur; çocuğun gelişim evresine göre şekillenen bir yaklaşımdır.
Örneğin, 1980'lerde yapılan bazı araştırmalar (bu konuda spesifik istatistikleri hatırlamak zor olsa da genel eğilim bellidir), disiplin yöntemlerinin çocukların davranışlarını şekillendirmedeki etkisini incelemiştir. Kötü davranışlara yönelik uygulanan kısa süreli, anlık ve belirgin sonuçlar (bu, bir tokat da olabilir, odasına göndermek de) çoğu zaman uzun süren ağlama seanslarından veya bol bol konuşmaktan daha etkilidir. Tabii ki bu, sevgi ve anlayış ortamının yerini almaz, yalnızca bir tamamlayıcıdır.
- Hangi Durumlarda Geçerlidir?
Bu söz, her türlü durumda geçerli değildir. En büyük hata, bunu her şeyi döverek halletmeye çalışan bir anlayışa indirgemektir. Bu sözün gerçek anlamı, tekrarlayan, bilerek yapılan ve toplumsal veya bireysel zarara yol açan davranışlar için geçerlidir.
Örnek verelim:
- Bir öğrenci, defalarca uyarmış olmanıza rağmen dersi kaynatıyor, arkadaşlarına zarar veriyor. Ona, sınıf kurallarını anlatmak, velisiyle konuşmak, hatta geçici olarak uzaklaştırmak gibi yöntemler denediniz ama sonuç alamadınız. Bu noktada, onun için dersin bir daha tekrar edilmeyeceğini, sınavda başarısız olmanın sonuçlarını yaşayacağını bilmesi, belki de bir yaptırımla (disiplin cezası, okuldan uzaklaştırma gibi) pekiştirilirse, davranışını değiştirebilir.
- İş yerinde bir çalışan, defalarca uyarıldığı halde sürekli geç kalıyor, işini aksatıyor. Yöneticisiyle konuştu, performansını değerlendirdi, sonuç alamadı. Bu durumda, daha sert bir uyarı, maaş kesintisi gibi sonuçlar, davranışını düzeltmesi için onu teşvik edebilir.
- Tarihte bile bu prensibin uygulandığını görürüz. Örneğin, Orta Çağ'da bir suç işlendiğinde, sadece sözlü uyarılarla değil, kamçı, hapis gibi fiziki cezalarda uygulanırdı. Tabii ki günümüz adalet anlayışı farklı, ama o dönemdeki toplumsal düzen için bu tür yaptırımlar caydırıcıydı.
Burada önemli olan nispetenlik ilkesidir. Yani uygulanan ceza, yapılan hatanın ağırlığıyla orantılı olmalıdır.
- Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Pratik Öneriler
Bu sözü bir bireye uygularken veya bir durumu değerlendirirken dikkat etmen gerekenler var:
- Doğru Hedef Kitle: Bu söz, genellikle hala öğrenme aşamasında olanlar için daha anlamlıdır. Yetişkin, akıl baliğ olmuş ve sorumluluk sahibi bireylerde, bu tür yöntemler genellikle karşı tepki yaratır ve sorunu çözmek yerine daha da karmaşıklaştırır. Kendi deneyimlerime göre, yetişkinlerle iletişimde sabır, açık ve dürüst konuşma her zaman ilk tercih olmalıdır.
- Niyetin Netliği: Eğer bir yaptırım uygulanacaksa, bunun amacı intikam veya kişisel öfke değil, davranışı düzeltmek, öğrenmeyi sağlamak olmalıdır. Amacın bu olduğu karşı tarafa net bir şekilde hissettirilmelidir.
- Kişisel Boyut: Bu söz, kişisel ilişkilerde veya aile içinde bazen çok hassas bir denge gerektirir. Sevgi ve güven ilişkisi içinde, sözün sertliği değil, netliği ve sonuç doğurması önemlidir. Bir çocuğa kızdığında bağırmak yerine, sakin ama kararlı bir şekilde "Bu davranışı tekrar yaparsan, oyuncaklarınla bir gün oynamayacaksın" demek, sonra da sözünü tutmak, bu prensibin daha yapıcı bir uygulamasıdır.
- Durumu Değerlendir: Her zaman durumu gözlemle. Yaptığın uyarıları, gösterdiğin tepkileri hafızana kazı. Eğer karşı taraf bilinçli olarak kuralları çiğniyor ve senin iyi niyetli uyarılarını küçümsüyorsa, işte o zaman bu sözün anlamı daha da belirginleşir.
Özetle, bu söz, "anlatarak uslanmayana, yaptırımla anlatılır" demektir. Günümüz dünyasında bile, hala birçok alanda bu prensibin farklı formları uygulanmaktadır. Önemli olan, yapıcı bir niyetle, doğru zamanda, doğru kişiye ve doğru şekilde uygulayabilmek.