Bergen neden kör oldu?

Bergen, Türkiye'nin en acı dolu hayat hikayelerinden birine sahip olan, arabesk müziğin unutulmaz seslerinden biriydi. Şarkılarıyla milyonların kalbine dokunan Bergen'in trajik sonu ve gözünü kaybetme olayı, hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Peki, Bergen neden kör oldu? Bu acı olayın detaylarına birlikte göz atalım.

Bergen'in Hayatındaki Dönüm Noktası: Kezzap Saldırısı

Bergen, sahne adıyla tanınan Belgin Sarılmışer, kariyer basamaklarını hızla tırmanırken özel hayatında büyük sorunlar yaşıyordu. Eşi Halis Serbest ile olan çalkantılı ilişkisi, Bergen için adeta bir kabusa dönüşmüştü. 1982 yılında, Halis Serbest'in azmettirdiği bir saldırı sonucu Bergen, İzmir'de kezzap saldırısına uğradı. Bu hain saldırı, Bergen'in hayatını tamamen değiştirdi.

Kezzap, Bergen'in yüzünde ve vücudunda derin yanıklara neden oldu. En önemlisi ise, sağ gözünü kaybetmesine yol açtı. Bu olay, Bergen'in sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir travma yaşamasına neden oldu. O günden sonra Bergen, sahneye çıktığında yüzünün bir kısmını saçlarıyla kapatmaya çalıştı. Bu durum, onun güçlü duruşunun ve hayata olan bağlılığının bir simgesi haline geldi.

Sanatıyla Hayata Tutunma Çabası

Bergen, yaşadığı tüm zorluklara rağmen müzikten asla vazgeçmedi. Aksine, acılarını şarkılarına yansıttı ve bu sayede milyonların sevgisini kazandı. "Acıların Kadını" olarak anılmaya başlanan Bergen, güçlü sesi ve duygusal yorumuyla arabesk müziğin efsaneleri arasına girdi.

Gözünü kaybetmesine rağmen sahnelere dönmesi, Bergen'in ne kadar güçlü bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor. O, sadece bir şarkıcı değil, aynı zamanda hayata karşı dimdik duran bir sembol oldu. Şarkıları, yaşadığı acıları ve hayata olan tutkusunu dinleyicileriyle paylaştığı birer terapi seansı gibiydi.

Bergen'in hayatı, ne yazık ki 1989 yılında eşi Halis Serbest tarafından sonlandırıldı. Ancak, şarkıları ve yaşadığı acılarla dolu hayat hikayesi, hala hafızalarımızda yaşamaya devam ediyor. Bergen'in kör olmasına neden olan kezzap saldırısı, sadece onun değil, tüm Türkiye'nin yüreğinde derin bir yara olarak kaldı.