1 dünya savaşı kim başlattı?

  1. Dünya Savaşı'nın Kıvılcımı: Sırbistan'dan Avusturya-Macaristan'a

Gelelim şu meşhur

  1. Dünya Savaşı meselesine. Kim başlattı dersen, direkt olarak tek bir kişiyi veya ülkeyi suçlamak pek de adil olmaz. Tarih dediğin karmaşık bir ağ, bunun düğümlerini çözmek gerekiyor. Ama işin özüne gelirsek, savaşın fitilini ateşleyen o meşhur olay, 28 Haziran 1914'te Saraybosna'da yaşanan suikast. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun veliahtı Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Sophie, Sırp milliyetçisi genç bir üniversite öğrencisi olan Gavrilo Princip tarafından öldürüldü.

Burada önemli olan nokta şu: Avusturya-Macaristan, bu suikastin arkasında doğrudan Sırbistan'ın olduğunu iddia etti. Neden mi? Çünkü o dönemde Sırbistan, Büyük Sırbistan ideali peşindeydi ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki topraklarında yaşayan Sırpları kendi bünyesine katmak istiyordu. Bu suikast, Avusturya-Macaristan için yıllardır süregelen gerilimleri patlatmak için biçilmiş kaftan oldu. Deneyimlerime göre, büyük imparatorluklar söz konusu olduğunda, içte ve dışta yaşanan her sorun, bir bahane arayanlar için önemli bir fırsat yaratır.

Avusturya-Macaristan, Sırbistan'a adeta bir "ultimatom" gönderdi. İçinde Sırbistan'ın egemenliğini hiçe sayan maddeler vardı. Sırbistan, bu maddelerin çoğunu kabul etse de, Avusturya-Macaristan tatmin olmadı ve 28 Temmuz 1914'te Sırbistan'a savaş ilan etti. İşte bu, domino etkisi yaratan ilk hamleydi.

Büyük Güçlerin Ağındaki Çıkmaz: İttifaklar ve Gizli Anlaşmalar

Peki, sadece bir suikast koskoca dünyayı savaşa nasıl sürükledi? İşte burada işin içine uluslararası ittifaklar sistemi giriyor. O dönemde Avrupa'da iki büyük blok vardı:

*Üçlü İttifak (sonradan İttifak Devletleri): Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya (başlangıçta, sonra taraf değiştirdi). *Üçlü İtilaf (sonradan İtilaf Devletleri): Fransa, Rusya ve İngiltere.

Bu ittifaklar, aslında birbirlerini savunma üzerine kurulmuştu. Yani birine saldırıldığında, diğerleri de devreye giriyordu. Bu, "ben sana destek olursam, sen de bana destek olursun" gibi bir anlaşmaydı.

Saraybosna'daki suikast, Rusya'nın Sırbistan'ı desteklemesiyle ilk tepkiyi yarattı. Rusya, Sırbistan'ın Slav kardeşleri olduğunu düşünüyordu ve onların arkasında durdu. Almanya ise Avusturya-Macaristan'ın "kardeş" ülkesiydi, bu yüzden onlara koşulsuz destek verdi. Fransa ise Rusya ile bir ittifak içindeydi, Rusya savaşa girince Fransa da doğal olarak girdi. İngiltere ise Belçika'nın tarafsızlığı ihlal edilince (Almanya Belçika üzerinden Fransa'ya saldırdı) savaşa dahil oldu.

Deneyimlerime göre, ülkelerin dış politikaları sadece kendi çıkarlarına göre şekillenmez. Gizli anlaşmalar, ortak savunma paktları ve birbirine bağlı ekonomik çıkarlar, insanları ve ülkeleri beklenmedik yerlere sürükleyebilir. 1914'e gelindiğinde, Avrupa adeta bir barut fıçısıydı ve küçük bir kıvılcım bile her şeyi havaya uçurmaya yeterdi.

Savaşın Kökenindeki Derin Nedenler: Milliyetçilik, Emperyalizm ve Silahlanma Yarışı

Suikast ve ittifaklar elbette son nokta değil, daha derinlerde yatan sebepleri de göz ardı etmemek lazım. Bunların başında şunlar geliyor:

* Milliyetçilik: Özellikle Balkanlar'da

  1. yüzyıldan beri yükselen milliyetçilik akımları, imparatorlukların içini karıştırıyordu. Her millet kendi devletini kurmak, kendi kaderini tayin etmek istiyordu. Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu gibi çok uluslu imparatorluklar bu durumdan en çok etkilenenlerdi. Balkanlardaki her milliyetçi hareket, bu imparatorluklar için bir tehditti.

* Emperyalizm: Büyük Avrupa güçleri, sömürge yarışına girmişlerdi. Afrika ve Asya'da yeni topraklar ele geçirmek, ham madde kaynaklarına ulaşmak ve pazarlarını genişletmek için birbirleriyle rekabet halindeydiler. Bu rekabet, gerilimleri daha da artırdı. Almanya'nın "dünya gücü" olma isteği, İngiltere ve Fransa gibi köklü imparatorluklarla karşı karşıya gelmesine neden oldu.

* Silahlanma Yarışı:

  1. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Avrupa ülkeleri büyük bir silahlanma yarışına girmişlerdi. Ordularını büyütüyor, yeni teknolojiler geliştiriyorlardı. Bu durum, savaşın kaçınılmaz olduğu algısını güçlendiriyordu. Bir ülkenin silahlanması, diğerini de benzer adımlar atmaya zorluyordu.

Özetle, savaş sadece bir kıvılcımla patlamadı; uzun yıllardır biriken ekonomik, siyasi ve ideolojik sorunların bir sonucuydu. Sen de tarihin herhangi bir dönemini incelediğinde, büyük olayların genellikle tek bir sebepten değil, birbiriyle iç içe geçmiş birçok faktörden kaynaklandığını görürsün.

Pratik Tavsiyeler: Tarihten Ders Çıkarmak

Peki, tüm bu karmaşık hikayeden çıkarabileceğimiz dersler neler?

* Diplomasiyi Göz Ardı Etmemek: Savaşın başladığı o dönemde bile daha fazla diplomasiyle olayların yatıştırılabileceği yönünde görüşler vardı. Uluslararası ilişkilerde konuşmak, anlaşmak her zaman en iyi yoldur. İlişkilerinde bir sorun yaşadığında, hemen gerginliği artırmak yerine sakin kalıp dinlemeye çalış.

* Yapıcı İletişim Kurmak: Ülkeler arasındaki sürtüşmelerin temelinde yanlış anlaşılmalar ve karşılıklı güvensizlik yatıyordu. İletişim kurarken açık, dürüst ve yapıcı olmaya özen göster.

* Uzun Vadeli Düşünmek: Kısa vadeli çıkarlar uğruna atılan aceleci adımlar, uzun vadede çok daha büyük sorunlara yol açabilir. Kararlar alırken olası sonuçları iyi değerlendir.

* Tarihi Anlamak, Geleceği Şekillendirmek: Tarihten ders çıkarmak, benzer hataları tekrarlamamamızı sağlar. Eğer geçmişteki büyük savaşların nedenlerini anlarsak, bugün ve gelecekte barışı korumak için daha bilinçli hareket edebiliriz. Sadece tarihten öğrenmekle kalmayıp, bu bilgiyi günlük yaşamına da uygula.