Bilinç akışı tekniği nedir kısaca?
Bilinç Akışı Tekniği Nedir?
Bilinç akışı tekniği, aslında yazının en ham, en filtrelenmemiş halini yakalamak için kullanılan bir yöntem. Adı üstünde, zihninden geçenleri, düşünce dalgalanmalarını, anlık hisleri olduğu gibi kağıda dökmek. Deneyimlerime göre, bu teknik özellikle yaratıcı yazarlar, senaristler ve hatta kişisel gelişim yolculuğunda olanlar için inanılmaz güçlü bir araç.
Temel mantığı şu: Normalde bir şeyi yazarken, dilbilgisi kurallarını düşünürüz, cümlenin akışını ayarlarız, neyin daha anlaşılır olacağını planlarız. Bilinç akışı ise bu tüm filtreleri kaldırır. Aklına ne gelirse, ne düşünürsen, o anda hissettiğin duygu ne ise, onu yazarsın. Bu, bazen anlamsız gibi görünen kelime tekrarlarını, bazen bir anda bambaşka bir konuya geçişleri, bazen de ani duygusal patlamaları içerebilir.
Neden Bilinç Akışı Kullanılır?
Bu tekniğin en büyük faydası, yaratıcı blokajları aşmaya yardımcı olması. Bazen bir projeye başlarken ne yazacağını bilemezsin. Beynin boş bir ekran gibidir. İşte tam bu noktada bilinç akışı devreye girer. Rastgele bir kelimeyle başla, aklına gelen ilk düşünceyi yaz, oradan oraya zıpla. Bu süreçte, farkında bile olmadığın fikirler, karakterler veya hikaye örgüsü parçaları ortaya çıkabilir. Örneğin, bir yazar olarak bir sahne tasvir etmek istediğinde, aklına gelen ilk şey "yağmur" olabilir. Sonra yağmurun sesi, pencereye vuruşu, bu sesi duyan karakterin o anki ruh hali, belki geçmişten bir anı derken, bambaşka bir yöne evrilebilirsin. Bu spontanlık, metne taze bir soluk getirir.
İkinci önemli nokta ise, kendini daha iyi anlamak. Kişisel gelişim açısından baktığında, bilinç akışı, bastırılmış duyguları, bilinçaltı düşünceleri yüzeye çıkarabilir. Günlük tutmak gibi ama daha serbest bir formda. Deneyimlerime göre, bu yöntemi düzenli uygulayanlar, kendi iç dünyalarındaki kalıpları, korkuları veya arzuları daha net görebiliyorlar. Bir sabah uyanıp "bugün ne yapmalıyım?" diye düşünürken, bilinç akışı ile yazdığın bir metin, aslında o gün seni neyin motive ettiğini veya neyden kaçındığını sana gösterebilir.
Bilinç Akışı Nasıl Uygulanır?
Pratik bir örnekle gidelim. Bir zamanlayıcı kur. Başlangıç için 5-10 dakika yeterli olabilir. Başlamak için bir tetikleyici belirle. Bu, bir kelime olabilir, bir soru olabilir veya sadece "başlıyorum" demek olabilir. Önemli olan, yazmayı bırakmamak. Durakladığında, "ne düşünüyorum?", "ne hissediyorum?", "bu kelime bana neyi hatırlattı?" gibi soruları kendine sorarak devam et. Noktalama işaretlerine veya dilbilgisine takılma. Amacın bir metin oluşturmak değil, düşünce akışını yakalamak.
Örneğin, şöyle başlayabilirsin:
- "Pencereden dışarı bakıyorum, gri bir gün, sanki ruh halim gibi. Keşke güneş açsa. Güneş deyince aklıma tatil geliyor, o eski yazlık evimiz. Annemin yaptığı reçeller. Acaba şimdi ne yapıyor? Belki de benim gibi dışarıyı izliyordur. Ama onun penceresi farklıydı, daha küçük, mor salkımlı bir sarmaşığın arasından görünürdü dünya. Mor salkım... ne garip bir renk. Mor renge bayılırım ama neden bilmiyorum. Belki de çocukken gördüğüm bir masal kahramanı yüzündendi."
Gördüğün gibi, bir kelimeden diğerine, bir düşünceden diğerine zıpladım. Bu, bilinç akışının doğası. Başlangıçta garip gelebilir ama alıştıkça kendini bırakmayı öğrenirsin.
Bilinç Akışı ve Yaratıcılık
Yaratıcı yazımda bilinç akışı, özellikle karakter derinliği oluşturmada çok işe yarıyor. Bir karakterin iç monologunu yazarken, onun gerçekte ne düşündüğünü, ne hissettiğini, belki de kendine bile itiraf edemediği şeyleri bu teknikle ortaya çıkarabilirsin. Bu, karakteri daha gerçekçi, daha "insan" yapar. Örneğin, bir korku sahnesinde karakterin sadece ne gördüğünü değil, o an beyninden geçen panik dolu düşünceleri, mantıksız korkuları, geçmiş travmalarla bağlantıları da yazabilirsin. Bu, okuyucunun karakterle daha güçlü bir bağ kurmasını sağlar. Deneyimlerime göre, bu tür iç monologlar, anlatının %30'unu bile oluşturabilir ve metne inanılmaz bir yoğunluk katar.
Bir diğer uygulama alanı ise, farklı anlatım tekniklerini denemek. Birden fazla karakterin bakış açısını birleştirmek, zaman çizelgesini bozmak veya absürt bir dil kullanmak gibi. Bilinç akışı, sana bu sınırları zorlama özgürlüğü verir. Sonrasında bu ham metni alıp, onu şekillendirebilir, anlamlı bir bütün haline getirebilirsin. Önemli olan, ilk aşamada o özgürlüğü kendine tanımak.