Hz Lokman oğluna öğütleri nelerdir?
Hz. Lokman'ın Oğluna Öğütleri: Hayatın Pusulası
Hz. Lokman'ın (a.s.) oğluna verdiği öğütler, nesilden nesile aktarılan, hem dini hem de ahlaki bir hazinedir. Bu öğütler, basit gibi görünse de aslında hayatın en temel prensiplerini barındırır. Tecrübelerime göre, bu öğütleri anlamak ve hayatımıza yansıtmak, kişisel gelişimimiz ve toplumsal huzurumuz için kritik öneme sahiptir.
- Allah'a Karşı Sorumluluk Bilinci
Lokman (a.s.)'ın ilk ve en önemli öğüdü, Allah'a karşı şirk koşmamak üzerine kuruludur. Bu, sadece puta tapmamak anlamında değil, aynı zamanda Allah'ı her şeyden üstün tutmak, O'nun emirlerine uymak ve O'ndan başkasından medet ummamak demektir. Lokman (a.s.) oğluna şöyle der: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma. Şüphesiz ortak koşmak büyük bir zulümdür." (Lokman Suresi,
- Ayet).
Bu ne anlama geliyor? Günümüzde bu "ortak koşma" hali, paraya, makama, güce, hatta kendi nefsine aşırı derecede bağlanmak şeklinde karşımıza çıkabilir. Deneyimlerime göre, bir insan ne kadar zengin olursa olsun, eğer kalbi yalnızca paraya bağlıysa, hayatı boyunca bir boşluk hissedecektir. Lokman (a.s.)'ın bu uyarısı, insanın asıl kaynağının Allah olduğunu hatırlatır. Örneğin, bir iş kurduğunuzda, başarının tek sahibi olarak kendinizi görmeniz yerine, Allah'ın size verdiği imkanlar ve zeka ile bunu gerçekleştirdiğinizi bilmek önemlidir. Bu, şükrü ve mütevazılığı beraberinde getirir.
- Anne Babaya İyilik ve Saygı
Lokman (a.s.) ikinci olarak anne babaya karşı saygılı ve iyiliksever olmayı öğütler. "Biz insana, anne babasına karşı (onlara iyilik etmesini) tavsiye ettik. Annesi onu, zayıflıktan zayıflığa (karnında) taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yıl içindedir. (Onun için) bana ve anne babana şükret. Dönüş yalnız banadır." (Lokman Suresi,
- Ayet).
Bu öğüt, sadece anne babaya itaat etmekle sınırlı değildir. Onların yaşlılıklarında bakımlarını üstlenmek, onlara nazik davranmak, kalplerini kırmamak gibi pek çok hassasiyeti içerir. Deneyimlerime göre, anne babasına iyi davranan bir insan, hem kendi hayatında bereket bulur hem de evlatlarına güzel bir örnek olur. Bu, karşılıklı bir sevgi ve saygı zinciri oluşturur. Örneğin, bir anne babanın en büyük dileği, evlatlarının huzurlu ve mutlu olduğunu görmektir. Onların küçük isteklerini yerine getirmek, onlarla vakit geçirmek, en büyük iyiliklerden biridir. Onların kusurlarına göz yummak ve affedici olmak da bu iyiliğin bir parçasıdır.
- Küçük Bir Amel Bile Kaybolmaz
Lokman (a.s.)'ın oğluna verdiği en çarpıcı öğütlerden biri de, en küçük iyiliğin veya kötülüğün bile zayi olmayacağını vurgulamasıdır. "Yavrucuğum! Yaptığın şey (isterse) hardal tanesi kadar bile olsa, onu bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa bile Allah onu getirir. Şüphesiz Allah latiftir, her şeyden haberdardır." (Lokman Suresi,
- Ayet).
Bu ayet, bizim için bir motivasyon kaynağıdır. Deneyimlerime göre, bazen yaptığımız küçük iyiliklerin, örneğin birine uzattığımız yardım eli, bir garibana verdiğimiz sadaka, bir yetime tebessüm etmek gibi eylemlerin boşa gitmeyeceğini bilmek, bizi daha iyilik yapmaya teşvik eder. Bu, sadece ahiret için değil, bu dünyada da karşılığını bulabilir. Birine yaptığınız görünüşte küçük bir iyilik, ileride size beklenmedik bir kapı açabilir. Önemli olan, bu amelleri Allah rızası için ve beklentisizce yapmaktır. Bu, Allah'ın her şeyi gördüğünü ve bildiğini bilmenin verdiği bir güvendir. Hatta bazen, başkalarının görmediği, kimsenin bilmediği bir iyilik yaptığınızda, Allah'ın o ameli nasıl değerlendireceğini düşünmek, ruhunuza huzur verir.
- Namazı İkamet Etmek ve İyiliği Emredip Kötülükten Alıkoymak
Lokman (a.s.)'ın son olarak vurguladığı önemli bir nokta da namazı dosdoğru kılmak ve insanlara iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır. "Yavrucuğum! Namazını dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır ve başına gelenlere sabret. Şüphesiz bunlar, azim gerektiren işlerdendir." (Lokman Suresi,
- Ayet).
Bu öğüt, hem bireysel hem de toplumsal sorumluluğu kapsar. Namaz, insanı Allah ile doğrudan bir bağ kurmaya davet ederken, iyiliği emredip kötülükten alıkoymak, toplumsal bir görevdir. Deneyimlerime göre, namazını düzenli kılan bir insan, hayattaki zorluklarla başa çıkma konusunda daha dirençli olur. Ayrıca, çevresindekilere karşı daha duyarlı hale gelir. Kötülüğü görüp sessiz kalmak yerine, uygun bir dille onu engellemeye çalışmak, bir toplumun sağlıklı kalması için gereklidir. Örneğin, bir arkadaşınızın yanlış bir yola saptığını gördüğünüzde, ona bunu nazikçe hatırlatmak, hem onun için hem de sizin için bir sorumluluktur. Bu, sabır ve hikmet gerektiren bir süreçtir.
Bu öğütler, hayatın her alanında bize yol gösteren kıymetli hazinelerdir. Onları anlamak ve hayatımıza tatbik etmek, her birimizin kişisel yolculuğunda bir pusula görevi görecektir.