Söz sanatları nedir 8 sınıf?

Söz Sanatları: Okuduğunu ve Yazdığını Zenginleştiren Sihirbazlar

Merhaba!

  1. sınıf Türkçe dersinde karşımıza çıkan o renkli dünya, yani söz sanatları, aslında metinleri sıradanlıktan kurtaran sihirli değnekler gibidir. Bunları öğrenmek, hem okuduğun bir şiirin veya hikayenin altındaki anlam katmanlarını daha iyi görmeni sağlar hem de kendi yazılarını çok daha etkili hale getirir. Deneyimlerime göre, bu sanatları tanımak, dilin gücünü keşfetmenin ilk adımı.

  1. Benzetme (Teşbih): İki Farklı Şeyi Yakınlaştıran Köprü

Benzetme, en sık karşılaştığımız ve en temel söz sanatlarından biri. En az iki şey arasında ortak bir özellikten yola çıkarak yapılan bir benzetmedir. Dört temel ögesi vardır: benzeyen (asıl unsur), kendisine benzetilen (yardımcı unsur), benzetme yönü (ortak özellik) ve benzetme edatı (gibi, kadar, sanki vb.).

Örneğin, "Cennet vatanın bağrında, aslan gibi askerlerimiz nöbet tutuyor." cümlesinde:

* Benzeyen: Askerlerimiz

* Kendisine Benzetilen: Aslan

* Benzetme Yönü: Cesaret, güç

* Benzetme Edatı: Gibi

Bunu bir örnekle daha netleştirelim: Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'ndaki "Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor! Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!" dizesinde, toprağın kanla sulandığı ve şehitlerin fışkıracağı ifadesi, toprağın şehitlerle dolu olduğunu anlatmak için güçlü bir benzetmedir. Burada "şüheda fışkırmak" ifadesi, toprağın altındaki şehitlerin varlığını, sanki bir bitki gibi topraktan fışkıracak kadar çokluğunu anlatır.

Pratik İpucu: Kendi yazılarını yazarken, bir duyguyu, bir durumu veya bir nesneyi daha canlı anlatmak istediğinde aklına ilk gelen şeyi bir başka şeye benzetmeyi dene. "Ay, soğuk bir pencere camı gibiydi." gibi basit bir benzetme bile metnin atmosferini değiştirebilir.

  1. Kişileştirme (Teşhis) ve Konuşturma (İntak): Cansızlara Can Vermek

Kişileştirme, insana ait özelliklerin (konuşma, yürüme, düşünme, hissetme gibi) insana ait olmayan varlıklara (hayvanlar, bitkiler, eşyalar, soyut kavramlar) aktarılmasıdır. Konuşturma ise kişileştirmenin bir adım ötesidir; bu varlıkların doğrudan konuşturulmasıdır.

Bir örnek: "Bulutlar ağlıyordu, sanki biz de onların hüznüne ortak oluyorduk."

* Kişileştirme: Bulutların ağlaması (Ağlamak insana ait bir eylemdir.)

Bir de Orhan Veli Kanık'ın "İstanbul'u Dinliyorum" şiirinden bir alıntı yapalım: "Bir vapuru caminhileriyle konuşuyor."

* Kişileştirme: Vapurların konuşması.

* Konuşturma: Eğer vapur "Merhaba!" deseydi, bu konuşturma olurdu.

Deneyimlerime göre, bu sanatlar özellikle masallarda, fabllarda ve şiirlerde çok etkilidir. Bir hayvanın konuşması veya bir çiçeğin şarkı söylemesi, okuyucunun metne daha fazla bağlanmasını sağlar.

Pratik İpucu: Bir eşyanın veya bir hayvanın ağzından bir cümle kurmayı dene. Örneğin, "Okul çantası sessizce, 'Bugün de çok ağırdım!' diye söylendi." gibi. Bu, hem komik hem de anlatımı güçlendiren bir yöntemdir.

  1. Abartma (Mübalağa): Gerçeği Büyütüp Küçükten Büyük Hikayeler Yaratmak

Abartma, bir olayın veya durumun olduğundan çok daha fazla veya az gösterilerek anlatılmasıdır. Bu, anlatılan şeyi daha çarpıcı ve dikkat çekici hale getirir.

Bir örnek: "Elindeki çantanın ağırlığından kolları koptu sanki!"

* Abartma: Kolun kopması, gerçekte olamayacak bir durumdur. Çantanın çok ağır olduğunu vurgulamak için kullanılmıştır.

Yine bir örnek: "Bir damla su için dünyaları yaktı." Bu, çok susuz olduğunu ve en ufak bir su kırıntısının bile onun için ne kadar değerli olduğunu anlatır.

Pratik İpucu: Bir duyguyu veya bir olayı anlatırken, onu biraz daha abartarak ifade etmeye çalış. "O kadar utandım ki, yerin dibine girdim!" gibi ifadeler, durumu çok daha iyi anlatır. Ancak abartının dozunu iyi ayarlamak gerekir. Aşırı abartı, samimiyeti kaybettirebilir.

  1. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması): Bir Kelimeyle Başka Bir Şeyi Anlatmak

Bu sanat, bir kelimenin benzetme amacı güdülmeden, başka bir kelime yerine kullanılmasıdır. Parça-bütün ilişkisi, yer-insan ilişkisi, yazar-eser ilişkisi gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkar.

Örnekler:

* "Tüm sınıf alkışladı." (Burada "sınıf" ile kastedilen sınıftaki öğrencilerin kendisidir. Yer-insan ilişkisi.)

* "Nazım Hikmet'i okuyorum." (Nazım Hikmet'in kendisi değil, onun eserleri okunur. Yazar-eser ilişkisi.)

* "Sobayı yaktık." (Sobanın kendisi değil, içindeki odunlar veya kömür yakılır. Parça-bütün ilişkisi, çünkü soba bir bütündür.)

Pratik İpucu: Günlük konuşmada bile farkında olmadan bu sanatı kullanırız. Örneğin, "Ankara'dan haber bekliyoruz." dediğimizde, Ankara şehri değil, Ankara'daki yetkililer kastedilir. Kendi yazılarınızda da bir şeyi daha dolaylı ve etkili anlatmak için bu yöntemi deneyebilirsin.

Bu söz sanatları, yazdığın ve okuduğun metinlere derinlik ve güzellik katan araçlardır. Onları tanımak, dilin ne kadar zengin ve esnek bir yapıya sahip olduğunu anlamanı sağlar. Kendi yazılarını yazarken de bu sanatları kullanarak okuyucunu etkilemeyi başarabilirsin. Unutma, her söz sanatı bir hikaye anlatma biçimidir!