Osmanlı Devleti'nin savaşmak zorunda kaldığı cepheler nelerdir?
Osmanlı Devleti, tarihinde öyle çok cephede savaşmak zorunda kaldı ki, bir ara nerdeyse dünyanın tüm coğrafyalarında ordusu vardı diyebiliriz. İşin özü şu ki, devlet büyüdükçe sınırları genişliyor, doğal olarak da etrafındaki devletlerle çatışma noktaları artıyordu.
Kafkas Cephesi: Kışın Acımasızlığı
En çok akla gelenlerden biri Kafkas Cephesi. Rusya ile başa çıkmaya çalıştığımız, soğuğun iliklerimize işlediği zamanlardı. Bildiğim kadarıyla Sarıkamış Harekatı bu cephenin en acı örneklerinden biri. Yaklaşık 90.000 askerimizi donarak kaybetmişiz düşünün. Bu, savaşın sadece silahlarla değil, doğayla da verildiğinin en çarpıcı kanıtı. Ruslar sürekli baskı kurmaya çalışırken, bizim de hem doğuya doğru ilerlememiz hem de sınırlarımızı korumamız gerekiyordu.
Irak ve Suriye-Filistin Cepheleri: Çölün İhaneti
Bir diğer önemli ve uzun soluklu mücadele Irak ve Suriye-Filistin cephelerinde yaşandı. Özellikle İngilizlerin Basra Körfezi üzerinden yaptığı çıkarma, Irak cephesinde işleri bir hayli karıştırmıştı. Kut'ül Amare'de kazandığımız büyük zafer, İngilizleri oldukça zor durumda bırakmıştı ama bu cephelerin genelinde İngilizlerin deniz gücü ve ikmal avantajı sürekli bir sıkıntıydı. Suriye-Filistin cephesi ise, daha sonra Filistin topraklarında yaşanan olayların da temelini oluşturdu diyebiliriz.
Çanakkale Cephesi: İmparatorluğun Kalesi
Peki neden Çanakkale bu kadar önemli? Çünkü burası, Birinci Dünya Savaşı'nda “geçilmez” denilen bir savunmanın destanıydı. Müttefikler, İstanbul'u ele geçirip Osmanlı'yı tamamen saf dışı bırakmak istiyorlardı. Yaklaşık 250.000'e yakın şehidimiz, bu toprakları vatan yapmak için canını dişine taktı. Düşünün, denizden ve karadan gelen milyonlarca mermi, tonlarca bomba… Buna rağmen direndik ve geçit vermedik. Bu, sadece bir zafer değil, aynı zamanda tüm dünyanın gözünde Osmanlı’nın hala güçlü bir devlet olduğunu kanıtladığı anlardan biriydi.
Diğer Cepheler ve Durum Tespiti
Bunların dışında Hicaz-Yemen Cephesi de var tabii. Orada Arap isyanıyla uğraşırken bir yandan da İngilizlerin etkisini kırmaya çalışıyorduk. Romanya Cephesi, Galiçya Cephesi gibi yerlerde de müttefiklerimize destek olmak amacıyla bulunduk. Bu kadar çok cephede aynı anda savaşmak, devasa bir kaynak ve insan gücü gerektiriyordu. Zaten savaşın sonuna doğru bu yüzden yorgunluk ve tükenmişlik belirgin hale gelmişti. Kısacası, Osmanlı'nın savaşmak zorunda kaldığı cepheler, sadece bir coğrafi haritayı değil, aynı zamanda dönemin siyasi ve stratejik karmaşasını da gözler önüne seriyor.