Dokuzuncu Hariciye Koğuşu hangi anlatım teknikleri?
01.03.2025 1 görüntülenme Son güncelleme: 01.03.2025
Peyami Safa'nın otobiyografik özellikler taşıyan eseri *Dokuzuncu Hariciye Koğuşu*, Türk edebiyatının önemli psikolojik romanlarından biridir. Yazar, eserde yalnızca bir hastane odasındaki olayları değil, aynı zamanda kahramanın iç dünyasını ve ruhsal gelgitlerini de ustalıkla aktarır. Peki, bu derinlikli anlatım hangi tekniklerle sağlanır? Romanda en sık başvurulan tekniklerden biri iç monologdur. Kahramanın zihninden geçen düşünceler, korkular, umutlar ve çaresizlikler okuyucuya doğrudan aktarılır. Bu sayede, kahramanın psikolojisini yakından tanıma ve onunla empati kurma imkanı buluruz. Ayrıca, bilinç akışı tekniği de zaman zaman kullanılır; düşünceler mantıksal bir sıra izlemeden, çağrışımlar ve duygusal bağlantılar aracılığıyla birbirini takip eder. Bu da romanın gerçekçiliğini artırır ve kahramanın karmaşık iç dünyasına daha derinlemesine nüfuz etmemizi sağlar. *Dokuzuncu Hariciye Koğuşu*’nda betimlemelerin de önemli bir yeri vardır. Hastane odasının steril atmosferi, hastaların fizyolojik ve psikolojik durumları, doğa manzaraları ve karakterlerin dış görünüşleri detaylı bir şekilde tasvir edilir. Bu betimlemeler, okuyucunun zihninde canlı bir görüntü oluşturmasına yardımcı olur ve romanın atmosferini daha iyi hissetmesini sağlar. Yazar, sadece fiziksel betimlemelerle yetinmez, aynı zamanda kahramanın duygusal durumunu yansıtan betimlemelere de yer verir. Böylece, iç dünya ve dış dünya arasındaki bağlantı güçlenir. Sonuç olarak, *Dokuzuncu Hariciye Koğuşu*, iç monolog, bilinç akışı ve detaylı betimlemeler gibi çeşitli anlatım teknikleri sayesinde okuyucuya kahramanın iç dünyasına derinlemesine bir bakış sunar. Peyami Safa'nın bu ustalıklı kullanımı, romanı sadece bir hastalık hikayesi olmaktan çıkarıp, insan ruhunun derinliklerine inen bir psikolojik incelemeye dönüştürür.