Batı Karadeniz bölgesinde hangi iller var?
Batı Karadeniz'in Gizli Cevherleri: Hangi İller Seni Bekliyor?
Batı Karadeniz dediğimizde aklına ilk ne geliyor? Belki yemyeşil yaylalar, belki köpüren dereler, belki de tarihi dokusuyla insanı içine çeken şehirler... Deneyimlerime göre bu coğrafya, Karadeniz'in o bilindik coşkusunu biraz daha dingin, biraz daha dingin bir güzellikle harmanlıyor. Peki, bu muhteşem bölge tam olarak hangi illeri kapsıyor? Gel, senin için tek tek mercek altına alalım.
Batı Karadeniz'in olmazsa olmazları arasında şüphesiz ilk sırada Zonguldak geliyor. Türkiye'nin kömür madenciliğindeki tarihine ışık tutan bu şehir, adeta bir emek abidesi. Ereğli'deki Roma döneminden kalma su kemerleri, Uzun Mehmet Evi ve Kilimli sahillerindeki o eşsiz manzaralar seni bekliyor. Zonguldak'ın sokaklarında yürürken, o toprağın altındaki emeği adeta hissedersin. Özellikle madenci anıtları ve müzeleri, bu şehrin ruhunu anlamak için harika duraklar.
Bir diğer can alıcı nokta ise Bartın. Amasra'sıyla dillere destan bu il, tarihi limanı, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan camisi ve kiliseleriyle adeta bir açık hava müzesi. Bartın Çayı'nın denize döküldüğü yerde yükselen o tarihi kale kalıntıları, Bartın'ın geçmişine tanıklık ediyor. Eğer denizin ve tarihin iç içe geçtiği sakin bir tatil hayal ediyorsan, Bartın tam sana göre. Amasra'nın meşhur balık restoranlarında taze deniz ürünlerini tatmadan sakın ayrılma.
Gelelim Karabük'e. Özellikle Safranbolu evleriyle akla ilk gelen yerlerden biri. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Safranbolu, o ahşap konakları, daracık sokakları ve Cinci Hamamı gibi tarihi yapılarıyla seni adeta zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Kaymakamlar Konağı, Sadrazam Köprüsü gibi yerleri gezebilir, özellikle arnavut kaldırımlı sokaklarında kaybolabilirsin. Karabük'ün merkezindeki demir-çelik sanayisi de şehrin diğer bir yüzünü oluşturuyor.
Ve tabii ki Bolu! Bolu denince akla ilk gelenler, o meşhur yaylaları. Abant Gölü'nün etrafında bisiklet sürmek, Yedigöller Milli Parkı'nın birbirinden güzel manzaralarına karşı kamp yapmak, ya da Kartalkaya'da kış sporlarıyla ilgilenmek... Bolu, doğayla iç içe olmak isteyenler için gerçek bir cennet. Gölcük Tabiat Parkı'nın o masalsı atmosferi ise bambaşka bir deneyim sunuyor. Eğer doğa yürüyüşlerini seviyorsan, Bolu'nun sana sunacağı alternatifler saymakla bitmez.
Batı Karadeniz'in biraz daha doğusuna kaydığımızda ise Kastamonu ile karşılaşıyoruz. Kastamonu Kalesi'nin eteklerine kurulmuş o tarihi şehir merkezi, Nasrullah Kadı Camii ve Hanları, Mumku Kervansarayı gibi yapılarla dolu. Özellikle Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi, şehrin manevi atmosferini hissetmek için önemli bir durak. Ama Kastamonu'nun asıl büyüsü, Küre Dağları Milli Parkı'nda gizli. Horma Kanyonu'nun yürüyüş parkurları ve Ilıca Şelalesi'nin o muhteşem görünümü, sana unutulmaz anlar yaşatacaktır. Ballıkayalar Tabiat Parkı da farklı bir doğa deneyimi sunuyor.
Son olarak, bölgenin batı ucunda yer alan ve denize uzanan Düzce'yi de unutmamak lazım. Özellikle yaylalarıyla bilinen Düzce'de, Samandere Şelalesi Tabiat Parkı'nın serin sularında serinleyebilir, Güzeldere Şelalesi'nin görkemli akışını izleyebilirsin. Cumalıkızık'a benzeyen ahşap evleriyle bilinen Konuralp Müzesi de tarihi merak edenler için ideal bir yer. Düzce'nin o sakin ve huzurlu atmosferi, kalabalık şehirlerden kaçmak isteyenler için harika bir kaçış noktası.
Deneyimlerime göre, Batı Karadeniz'i keşfetmenin en iyi yolu, acele etmemek. Her ilin kendine özgü bir ruhu var ve bu ruhu soluyarak gezmek, sana çok daha keyifli anlar yaşatacaktır. Eğer doğayla iç içe, tarihi dokusuyla seni içine çeken, sakin ama bir o kadar da keşfedilmeyi bekleyen güzelliklere sahip bir gezi planlıyorsan, Batı Karadeniz tam sana göre. Yanına rahat yürüyüş ayakkabılarını ve bol bol fotoğraf çekmek için bir makine almayı unutma!