Istanbul'un fethinin sebepleri nelerdir?

Bizans İmparatorluğu'nun Zayıflaması ve Osmanlı'nın Yükselişi

Aslında İstanbul'un fethi için en temel sebep, uzun süredir içinde bulunduğu çöküş süreciyle Bizans İmparatorluğu’nun kendisi. 1453'e gelindiğinde, Bizans adeta minicik bir devletçik haline gelmişti. Varlığını büyük ölçüde Latin Krallığı'nın yıkılmasından sonra toparlamaya çalışsa da, iç karışıklıklar, taht mücadeleleri ve sürekli dış tehditler imparatorluğu günden güne tüketiyordu. Anadolu'daki topraklarının büyük kısmını kaybetmiş, Rumeli'de de durum pek parlak değildi. İstanbul, eski görkemli günlerinden çok uzaktı; nüfusu azalmış, etrafı Türk topraklarıyla çevrili bir ada gibi kalmıştı. Osmanlı ise tam tersine, yükseliş dönemindeydi. Sultan II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) gibi hırslı ve vizyoner bir padişahın başında olmasıyla, imparatorluk batıya doğru fetihlerini genişletmeye devam ediyordu. Bu durum, hem jeopolitik hem de stratejik olarak Osmanlı için İstanbul'un fethini kaçınılmaz kılıyordu.

Stratejik Konum ve Ticari Hakimiyet

İstanbul, öyle sıradan bir şehir değildi. Boğaz'ın tam ortasında, hem Avrupa hem de Asya kıtalarını birbirine bağlayan, stratejik bir konuma sahipti. Karadeniz'den Akdeniz'e inen veya Akdeniz'den Karadeniz'e çıkan tüm deniz trafiği İstanbul Boğazı'ndan geçiyordu. Bu, şehri ekonomik açıdan inanılmaz derecede önemli kılıyordu. Kim Boğaz'a hakim olursa, ticareti de kontrol ederdi. Osmanlı Devleti'nin daha kuruluşundan itibaren batıya doğru ilerlemesi ve Balkanlar'daki hakimiyetini sağlamlaştırması, bu stratejik önemi daha da artırmıştı. Kendi toprakları arasında kesintisiz bir kara bağlantısı kurmak ve Karadeniz ile Akdeniz arasındaki ticaret yollarını tamamen kendi kontrolüne almak istiyordu. Bu arada, Bizans'ın Ceneviz ve Venedikliler gibi Batılı devletlerle olan ticari anlaşmaları da Osmanlı için bir rahatsızlık kaynağıydı. İstanbul'un fethi, bu ticari tekeli kırmak ve yeni ticaret yolları açmak için de büyük bir adımdı.

Dini ve Siyasi Sembolizm

Hiç düşündün mü, bir şehrin fethedilmesi sadece toprak kazanmakla mı ilgili? İstanbul için durum biraz daha farklıydı. Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olan İstanbul, Hristiyan dünyası için büyük bir sembolik öneme sahipti. Bir nevi "Yeni Roma" olarak görülüyordu. Aynı zamanda, Müslümanlar için de "fethedilmesi gereken şehir" olarak öteden beri bilinen bir yerdi. Hatta bazı hadis-i şeriflerde İstanbul'un fethinden bahsedilmesi, bu şehri Müslümanlar nezdinde daha da cazip hale getirmişti. Sultan II. Mehmed'in kendisi de bu şehri fethetme arzusunu açıkça dile getiriyordu. Bunu sadece askeri bir başarı olarak değil, aynı zamanda dini bir görev ve liderliğinin bir nişanesi olarak görüyordu. İstanbul'un fethi, Osmanlı'nın İslam dünyasındaki prestijini ve konumunu da pekiştirecekti.

Askeri ve Teknolojik Hazırlıklar

Bir şehri fethetmek öyle kolay iş değil, özellikle de o şehrin surları çok meşhur ve sağlam ise. İstanbul'un surları, tarihin farklı dönemlerinde defalarca test edilmiş ve çoğu zaman ayakta kalmayı başarmıştı. Ancak Sultan II. Mehmed, bu fethin sıradan bir kuşatma olmayacağını biliyordu. Bu yüzden, Osmanlı ordusunu ve donanmasını çok iyi hazırladı. En önemli adım, belki de o dönemdeki en gelişmiş teknoloji olan büyük topların (şahi topları) kullanılmasıydı. Macar urban ustası Macar Urban'ın döktüğü bu devasa toplar, o zamana kadar görülmemiş bir tahribat gücüne sahipti. Bu toplar, yaklaşık olarak 200-300 kg ağırlığında gülleler atabiliyordu ve tam 70 gün boyunca surları döverek aşılmaz denilen surları yıkmayı başardı. Ayrıca, dönemin en güçlü donanmalarından birini oluşturan Osmanlı donanması da şehri denizden ablukaya alarak dışarıdan yardım gelmesini engelledi. Bu hazırlıklar, sadece cesaret ve kararlılıkla değil, aynı zamanda ileri görüşlülük ve teknolojik yatırımlarla da desteklenmişti.