Kalu bela ne demektir?
Kalu Bela'nın Anlamı ve Kökeni
"Kalu bela", İslami literatürde ve halk arasında sıkça kullanılan, Allah'ın evren yaratılmadan ve insanlık tarihi başlamadan önce tüm ruhlara "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye hitap ettiği ve ruhların da "Evet, Sen bizim Rabbimizsin." şeklinde cevap verdiği o ilk "elest" bezmi için kullanılan bir tabirdir. Bu, aslında insanın fıtratına işlenmiş bir hatırlatmadır. Tecrübelerime göre, bu kavramı tam olarak anlamak, kendi varoluşsal sorgulamalarımızı derinleştirmemize yardımcı olur.
Bu olayın Kur'an-ı Kerim'de geçtiği ayet (Araf Suresi,
- ayet) şöyle buyurur: "Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini çıkarmış ve onları kendi üzerlerine şahit tutarak: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demişti. 'Evet, Rabbimizsin!' dediler. Bunu, kıyamet gününde 'Biz bunun farkında değildik.' dememeniz için (böyle yaptık)." Bu ayet, hepimizin içinde taşıdığı o ilahi ahdin bir göstergesidir.
Kalu Bela'nın Fıtratımızdaki Yeri
Deneyimlerime göre, Kalu Bela, insanın özünde var olan bir "teslimiyet" ve "bilme" halidir. Biz dünyaya gelirken, bu ilk ahdi bir nevi unutmuş gibi görünürüz ama aslında fıtratımızda o bilgi mevcuttur. Bu yüzden, insan ne kadar inkarcı olursa olsun, içinde bir yerlerde hep bir yaratıcıya dair bir his taşır. Bu, bir çocuğun anne babasına doğal olarak duyduğu bağlılık gibi, bizim de Allah'a karşı olan temel bağımızın bir yansımasıdır.
Bu, sadece dini bir terim olmanın ötesinde, insanın varoluşsal bir başlangıcıdır. Kendi içsel yolculuğumda fark ettiğim şu ki, Kalu Bela'yı hatırlamak, hayatımızdaki zorluklarla başa çıkmada bize bir güç verir. Çünkü biliyoruz ki, biz bu dünyaya rastgele gelmedik, bir yaratıcının bilgisi ve iradesiyle var olduk.
Kalu Bela ve Günümüzdeki Yankıları
Günümüzde Kalu Bela'yı düşünmek, bize hayatın anlamını ve amacını sorgulatır. Neden buradayız? Nereye gidiyoruz? Bu soruların kökeninde, o ilk ahde bir dönüş özlemi yatar. Tecrübelerime göre, modern insanın yaşadığı en büyük sorunlardan biri, bu fıtri bağı koparmış olmasıdır. Maddiyatın ağır bastığı bu dünyada, insanın kendi içindeki o ilahi sesi duyması zorlaşır.
Peki, bu ilk ahdi hatırlamak için neler yapabiliriz?
- Tefekkür Edin: Yaradılışa dair ayetleri okuyup üzerinde düşünmek, içsel bir uyanış sağlayabilir. Örneğin, bir gecede yıldızların oluşumunu veya bir çiçeğin açılışını izlerken bile o ilk ahdi hissetmek mümkündür.
- Namaz Kılmak: Namaz, aslında o ahde bir yeniden bağlılık ve teslimiyettir. Secdeye vardığımızda, varlığımızı Allah'a arz ederiz.
- İbadetlerimize Anlam Katmak: Sadece görev icabı değil, Allah'la olan bağımızı güçlendirmek amacıyla ibadet etmek, Kalu Bela'nın ruhunu canlandırır.
Kalu Bela ve Sorumluluk Bilinci
Kalu Bela, sadece bir hatırlatma değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluk bilinci de taşır. Eğer "Evet, Sen bizim Rabbimizsin" dediyseniz, bu o Rabb'in emirlerine uymayı da beraberinde getirir. Deneyimlerime göre, bu sorumluluktan kaçmak, insanı hem bu dünyada hem de ahirette zor durumda bırakabilir. Kalu Bela, bizim özgür irademizle verdiğimiz bir sözün başlangıcıdır.
Bu nedenle, günlük hayatımızda aldığımız kararların, yaptığımız eylemlerin o ilk ahde uygun olup olmadığını sorgulamak önemlidir. Kendi içimizdeki o "Evet" sesine kulak vermek, bize doğru yolu gösterecektir. Bu, asla boş bir laf değil, hayatımızın merkezinde olması gereken bir bilinçtir.