Kanun-ı Esasi'nin en önemli özelliği nedir?

04.03.2025 0 görüntülenme

Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme çabalarının en önemli adımlarından biri olan Kanun-ı Esasi, 23 Aralık 1876'da ilan edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu tarihi belge, Osmanlı Devleti'nin ilk yazılı anayasası olma özelliği taşır ve beraberinde birçok yeniliği getirmiştir. Peki, Kanun-ı Esasi'nin en önemli özelliği nedir?

Kanun-ı Esasi'nin Getirdiği Yenilikler

Kanun-ı Esasi, padişahın yetkilerini sınırlandırarak meşruti bir yönetim anlayışına geçişi sağlamıştır. Bu anayasa ile birlikte, padişahın yanında bir parlamento (Meclis-i Umumi) oluşturulmuş ve yasama yetkisi bu meclise devredilmiştir. Meclis-i Umumi, Ayan Meclisi (seçkinlerden oluşan üst meclis) ve Mebusan Meclisi (halk tarafından seçilen milletvekillerinden oluşan alt meclis) olmak üzere iki kanattan oluşuyordu.

Anayasa, Osmanlı tebaasına temel hak ve özgürlükler de tanımıştır. Bunlar arasında; kişi dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığı, vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü ve eğitim hakkı gibi önemli haklar yer almaktaydı. Bu haklar, Osmanlı toplumunda bireysel özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün gelişmesine katkı sağlamıştır.

Kanun-ı Esasi'nin En Önemli Özelliği: Meşruti Yönetime Geçiş

Kanun-ı Esasi'nin en önemli özelliği, Osmanlı Devleti'nde mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçişi temsil etmesidir. Padişahın yetkileri anayasa ile sınırlandırılmış, yasama yetkisi parlamentoya devredilmiş ve halkın yönetime katılımı sağlanmıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve sosyal yapısında köklü değişikliklere yol açmıştır.

Ancak, Kanun-ı Esasi'nin uygulanması uzun sürmemiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine II. Abdülhamid, Meclis-i Mebusan'ı kapatmış ve anayasayı askıya almıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti'nde otuz yılı aşkın bir süre sürecek olan İstibdat Dönemi'nin başlangıcı olmuştur.

Kanun-ı Esasi'nin Mirası

Kanun-ı Esasi, kısa süreli uygulanmasına rağmen, Osmanlı Devleti'nde anayasal düşüncenin ve meşruti yönetimin temellerini atmıştır. İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte 1908'de yeniden yürürlüğe giren anayasa, Osmanlı siyasi hayatında önemli bir rol oynamaya devam etmiştir. Kanun-ı Esasi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden süreçte de önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilir.

Kanun-ı Esasi, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme ve demokratikleşme çabalarının sembolü olarak tarihteki yerini almıştır. Getirdiği yenilikler ve açtığı yol, sonraki dönemlerde Türkiye'nin siyasi ve hukuki gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.