Ege bölgesindeki dağları Karadeniz Bölgesi'ndeki illerden ayıran en temel özellik nedir?
Coğrafi Yapı Farklılıkları: Ege'nin Kıvrımlı Hatları, Karadeniz'in Dik Yokuşları
Ege Bölgesi'ndeki dağlar ile Karadeniz Bölgesi'ndeki dağları ayıran en temel ve belirgin fark, aslında jeolojik yapıları ve bu yapının şekillendirdiği coğrafi örüntüdür. Ege'deki dağlar, genellikle batı-doğu yönlü uzanan ve fay hatlarıyla çevrili hors sistemleridir. Yani, yer kabuğundaki kırılmalar sonucunda yüksekte kalan bloklardır. Bu durum, Ege'nin kıyı şeridinde girintili çıkıntılı bir yapıyı, bol koy ve körfezleri beraberinde getirir. Dağlar karaya dik değil, daha çok paralel uzanır ve aralarında verimli alüvyal ovalar bulunur. Mesela, Aydın ve Muğla arasındaki Menteşe Dağları'nın yükseltisi ortalama 1500-2000 metre civarındadır, ancak ana kütlesi Ege Denizi'ne doğru uzanır. Bu paralel uzanım, kıyı ile iç kesimler arasında daha yumuşak geçişler sağlar.
İklim ve Bitki Örtüsü Etkileşimi
Bu coğrafi farklılıklar, iklim ve dolayısıyla bitki örtüsü üzerinde de doğrudan etkilidir. Ege'deki dağlar, Akdeniz ikliminin etkisiyle daha kurak ve makilik alanlar hakimdir. Yüksek kesimlerde çam ve sedir ormanlarına rastlansa da, genellikle yaz kuraklığı belirgindir. Buna karşılık, Karadeniz Bölgesi'ndeki dağlar, Karadeniz ikliminin kendine has nemli ve bol yağışlı yapısı sayesinde adeta yeşilin her tonuna bürünmüştür. Dağların denize dik uzanması, nemli havanın iç kesimlere daha kolay ulaşmasını sağlayarak bu zengin bitki örtüsünü destekler. Örneğin, Rize'deki Kaçkar Dağları'nın eteklerinden zirvesine doğru çıktıkça ladin, köknar ve daha yukarılarda alpin çayırları görürsünüz. Bu dağlar, denize paralel uzanmadığı için kıyıdan içeri doğru yükselti hızla artar ve bu da farklı iklim kuşaklarının oluşmasına neden olur.
Erişilebilirlik ve Yerleşim Desenleri
Ege'deki dağların daha çok sıralı ve aralarında ovaların bulunduğu yapısı, genel olarak ulaşımı daha kolay hale getirir. Bu ovalar, tarih boyunca tarım ve yerleşim için elverişli olmuştur. Karadeniz'deki dağlar ise daha dik, engebeli ve ormanlarla kaplıdır. Bu durum, ulaşımı zorlaştırır ve köyler ile kasabalar genellikle vadilere veya yamaçlara serpiştirilmiş bir şekilde konumlanır. Hatırlıyorum, bir keresinde Artvin'in yaylalarına doğru yol alırken, yolların ne kadar virajlı ve tırmanışlı olduğunu bizzat deneyimlemiştim. Bu sert coğrafya, yerleşimlerin de daha dağınık ve küçük ölçekli olmasına yol açmıştır. Yani, Ege'deki geniş ovalarda kurulan büyük yerleşimlerin aksine, Karadeniz'de daha çok küçük köyler ve geçici yayla evleri görürsünüz.
Dağların Denizle İlişkisi
Bir de şu var: Ege'deki dağlar, karaya genellikle paralel uzandığı için kıyı şeridinde daha dolaylı bir etki yaratır. Kıyı ile iç kesim arasındaki geçiş daha yumuşaktır. Karadeniz'de ise durum tamamen farklıdır. Dağlar denize dik olarak uzanır ve adeta denizin ortasından yükselirmiş gibi bir izlenim verir. Bu diklik, kıyı boyunca sarp yamaçlar ve derin vadiler oluşturur. Trabzon'un veya Giresun'un kıyı şeritlerine baktığınızda, dağların doğrudan denize dayandığını ve bu coğrafyanın liman kentlerinin oluşumunu nasıl etkilediğini görebilirsiniz. Bu yüzden, Karadeniz kıyı şeridi boyunca yerleşimler, dar bir bantta toplanmıştır ve ulaşım genellikle kıyı boyunca uzanan yollarla sağlanır.