Bering Boğazı kime ait?
İçindekiler
Bering Boğazı, Asya kıtasının en doğu noktası olan Rusya ile Kuzey Amerika kıtasının en batı noktası olan ABD (Alaska) arasında yer alan stratejik bir su yoludur. Peki, bu önemli boğaz kime ait? Sahiplik konusu, coğrafi konumu ve uluslararası hukuk açısından karmaşık bir yapıya sahip. Gelin, bu konuyu daha yakından inceleyelim.
Bering Boğazı'nın Coğrafi Konumu
Bering Boğazı, kabaca 82 kilometre genişliğinde ve en dar noktasında yaklaşık 30 ila 50 metre derinliğe sahiptir. Bu boğaz, Kuzey Buz Denizi (Arktik Okyanusu) ve Pasifik Okyanusu'nu birbirine bağlar ve bu nedenle küresel deniz ticaretinde potansiyel bir öneme sahiptir. Boğazın ortasında, Küçük Diomede Adası (ABD) ve Büyük Diomede Adası (Rusya) olmak üzere iki ada bulunur. Bu adalar arasındaki mesafe sadece 3.8 kilometredir ve burası, Rusya ile ABD arasındaki deniz sınırını oluşturur.
Uluslararası Hukuk ve Deniz Sınırları
Uluslararası hukukta, deniz sınırları genellikle kıyı devletlerinin karasularının, bitişik bölgelerinin ve münhasır ekonomik bölgelerinin belirlenmesiyle çizilir. 1990 yılında ABD ve Sovyetler Birliği arasında imzalanan Denizcilik Sınırları Anlaşması ile Bering Boğazı'ndaki deniz sınırı belirlenmiştir. Bu anlaşma, her iki ülkenin de boğaz üzerindeki haklarını ve sorumluluklarını düzenler. Anlaşmaya göre, boğazın büyük bir kısmı uluslararası sulardır ve serbest geçiş hakkına tabidir. Ancak, her iki ülkenin kıyı şeridine yakın olan bölgelerde, ilgili ülkenin karasuları ve münhasır ekonomik bölgeleri geçerlidir.
"Kime Ait?" Sorusunun Cevabı
Teknik olarak, Bering Boğazı'nın tamamı tek bir ülkeye ait değildir. Boğazın bir kısmı Rusya'ya, bir kısmı ABD'ye aittir ve geri kalanı uluslararası sulardır. Rusya ve ABD, boğazın kendi kıyılarına yakın olan kısımlarında egemenlik haklarına sahiptirler. Bu haklar, balıkçılık, deniz taşımacılığı ve doğal kaynakların kullanımı gibi çeşitli alanlarda geçerlidir. Uluslararası sular ise tüm ülkelerin gemilerinin serbestçe geçiş yapabileceği alanlardır.
Bering Boğazı, coğrafi konumu ve jeopolitik önemi nedeniyle her zaman ilgi odağı olmuştur. Sahiplik konusundaki karmaşıklık, uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmüş olsa da, boğazın gelecekteki önemi ve potansiyeli, bölgedeki dengeleri etkilemeye devam edecektir.