Eylül romanının ismi neden eylül?

Edebiyat dünyasının incisi, aşkın ve hüznün romanı: Eylül... Peki, Mehmet Rauf'un bu unutulmaz eserine neden "Eylül" adı verilmiş olabilir? Bu sorunun cevabı, romanın atmosferinde ve karakterlerin iç dünyasında gizli. Eylül, doğanın hüzünlü bir vedasıdır. Yazın coşkusunun ardından gelen, yaprakların sararmaya, havanın serinlemeye başladığı bir geçiş mevsimidir. Tıpkı Eylül gibi, romanın kahramanları da hayatlarının bir geçiş dönemindedir. Süreyya ve Necip, yasak bir aşkın kıyısında, mutluluk ve mutsuzluk arasında gidip gelirler. Bu içsel gelgitler, tıpkı eylülün değişken havası gibi, okuyucuyu derinden etkiler. Eylül aynı zamanda bir semboldür. Umutların solduğu, hayallerin yıkılmaya yüz tuttuğu bir dönemi temsil eder. Süreyya ve Necip'in imkansız aşkı, eylülün melankolik atmosferiyle bütünleşerek okuyucunun kalbinde derin izler bırakır. Romanın sonunda yaşanan trajik olay ise, eylülün hüznünü doruk noktasına taşır. Belki de Mehmet Rauf, bu mevsimi seçerek romanın duygusal yoğunluğunu artırmayı amaçlamıştır. Sonuç olarak, "Eylül" ismi sadece bir mevsimi değil, aynı zamanda romanın temasını, atmosferini ve karakterlerin iç dünyasını yansıtan güçlü bir semboldür. Bu isim, okuyucuyu daha ilk andan itibaren romanın melankolik ve hüzünlü dünyasına davet eder.