Bloom taksonomisi neden değişti?
İçindekiler
Bloom Taksonomisi, eğitimciler ve öğrenciler için öğrenme hedeflerini belirlemede ve değerlendirmede uzun yıllardır kullanılan bir araçtır. Ancak, eğitim alanındaki gelişmeler ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda, bu taksonomi de güncellenme ihtiyacı duymuştur. Peki, Bloom Taksonomisi neden değişti? Bu sorunun cevabı, hem taksonominin evrimini anlamamızı sağlayacak hem de modern eğitim yaklaşımlarına ışık tutacaktır.
Orijinal Bloom Taksonomisi'nin Sınırları
Benjamin Bloom ve ekibi tarafından 1956 yılında geliştirilen orijinal taksonomi, bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme olmak üzere altı bilişsel alanı hiyerarşik bir şekilde sıralıyordu. Bu model, öğrenmenin basitten karmaşığa doğru ilerlediği varsayımına dayanıyordu. Ancak, zamanla bu modelin bazı sınırlamaları olduğu fark edildi. Örneğin, taksonomi, öğrenme süreçlerinin doğrusal ve hiyerarşik olmak zorunda olmadığını göz ardı ediyordu. Ayrıca, yaratıcılık ve problem çözme gibi üst düzey düşünme becerilerini yeterince vurgulamadığı eleştirileri de alıyordu.
Orijinal taksonomi, özellikle bilgi odaklı bir yaklaşımı temsil ediyordu. Bu yaklaşım, öğrenmenin temelinde bilgi edinmenin yattığı ve diğer becerilerin bu bilgi üzerine inşa edildiği fikrine dayanıyordu. Ancak, günümüzde bilgiye erişimin kolaylaşması ve teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, sadece bilgi sahibi olmak yeterli olmamaya başladı. Öğrencilerin, bilgiyi analiz edebilme, değerlendirebilme ve yeni durumlara uygulayabilme becerileri daha da önem kazandı.
Revize Edilmiş Bloom Taksonomisi'nin Getirdikleri
2001 yılında Lorin Anderson (Benjamin Bloom'un eski bir öğrencisi) ve David Krathwohl tarafından revize edilen Bloom Taksonomisi, bu sınırlamaları aşmayı hedeflemiştir. Revize edilmiş taksonomi, iki boyutlu bir yapı sunar: bilgi boyutu ve bilişsel süreç boyutu. Bilgi boyutu, olgusal bilgi, kavramsal bilgi, işlemsel bilgi ve üstbilişsel bilgi olmak üzere dört kategoriye ayrılırken, bilişsel süreç boyutu hatırlama, anlama, uygulama, analiz etme, değerlendirme ve yaratma olarak düzenlenmiştir.
Bu revizyon, taksonominin daha esnek ve uygulamaya yönelik olmasını sağlamıştır. Örneğin, "sentez" basamağı yerine "yaratma" basamağının getirilmesi, öğrencilerin yeni fikirler üretme ve özgün çözümler bulma becerilerinin önemini vurgulamıştır. Ayrıca, taksonominin fiil formunda ifade edilmesi (örneğin, "hatırlama", "anlama"), öğrenme hedeflerinin daha açık ve ölçülebilir bir şekilde belirlenmesine yardımcı olmuştur.
Modern Eğitimdeki Yeri ve Önemi
Revize edilmiş Bloom Taksonomisi, günümüzde eğitimciler tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu taksonomi, müfredat geliştirme, ders planlama ve değerlendirme süreçlerinde önemli bir rehber görevi görmektedir. Öğrenme hedeflerinin daha kapsamlı ve dengeli bir şekilde belirlenmesine yardımcı olarak, öğrencilerin sadece bilgi edinmelerini değil, aynı zamanda eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcılık gibi üst düzey becerilerini de geliştirmelerini sağlamaktadır.
Özetle, Bloom Taksonomisi'nin değişimi, eğitimdeki değişen ihtiyaçlara ve gelişmelere uyum sağlama çabasının bir sonucudur. Orijinal taksonominin sınırlamalarının fark edilmesi ve modern eğitim yaklaşımlarının benimsenmesiyle birlikte, revize edilmiş taksonomi daha esnek, kapsamlı ve uygulamaya yönelik bir araç haline gelmiştir. Bu sayede, eğitimciler öğrencilerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olacak öğrenme deneyimleri tasarlayabilirler.