Rüya keşif ve ilham islam düşüncesinde neden bilgi kaynağı olarak kabul edilmez?

Rüya Keşif ve İlhamın İslam Düşüncesinde Bilgi Kaynağı Olarak Kabul Görmeme Nedenleri

Öncelikle şunu netleştirelim: İslam düşüncesinde rüyalar tamamen yok sayılmaz. Hatta bazı rüyaların vahiy niteliği taşıyabileceği, hatta peygamberlerin rüyalarının kesin bilgi kaynağı olduğu belirtilir. Ancak senin ve benim gördüğümüz sıradan rüyalar, yani keşif veya ilham olarak niteleyebileceğimiz şeyler, neden doğrudan ve kesin bilgi kaynağı olarak kabul edilmez? İşte birkaç temel sebep var.

  1. Subjektiflik ve Yorumlamaya Açıklık

Deneyimlerime göre, rüyaların en büyük handikabı tamamen sübjektif olmalarıdır. Bir rüya, kişiden kişiye, kişinin ruh haline, yaşadığı olaylara, hatta gün içindeki düşüncelerine göre farklı anlamlar kazanabilir. Örneğin, bir yılan görmenin farklı kültürlerde ve hatta aynı kişinin farklı zamanlarda farklı yorumları olabilir. İslam düşüncesinde bilgi kaynağının kesin, objektif ve herkes tarafından aynı şekilde anlaşılabilir olması esastır. Rüyalar ise bu objektiflikten uzaktır. Bir rüyayı yorumlarken, kişinin kendi anlayışı, bilgisi ve hatta arzuları devreye girer. Bu da onu güvenilir bir bilgi kaynağı olmaktan çıkarır.

Bir örnek vermek gerekirse, bazı geleneklerde elma görmek bereket anlamına gelirken, bazılarında ise yasak meyveye bir gönderme olarak farklı yorumlanabilir. Sen bir elma gördüğünde, bu rüyadan yola çıkarak hayati bir karar verebilir misin? Büyük ihtimalle tereddüt edersin. Çünkü bu elmanın sana ne ifade ettiğini tam olarak bilemezsin. İşte bu yüzden, rüyalardan elde edilen bilgiyi vahiy gibi kesin bir ölçüt olarak kullanamayız.

  1. Akıl ve Vahiy ile Çelişme Potansiyeli

İslam’da bilgi kaynaklarının başında vahiy (Kur'an ve Sünnet) ve akıl gelir. Akıl, vahyi anlamada ve hayata tatbik etmede köprü vazifesi görür. Rüyalar ise bazen bu iki temel kaynağınla çelişebilir. Eğer bir rüyan, Kur'an'ın açık bir hükmüyle veya aklen kabul edilemeyecek bir durumla çelişiyorsa, İslam alimleri bu rüyayı bir bilgi kaynağı olarak görmezler. Akıl ve vahiy, sağlam temellere dayanırken, rüyaların kaynağı konusunda belirsizlikler bulunur. Bunlar, kişinin bilinçaltı, duyuları veya şeytani vesveseler de olabilir.

Mesela, bir kişinin rüyasında namaz kılmanın gereksiz olduğunu görmesi, Kur'an'daki namazın farziyetine dair yüzlerce ayetle doğrudan çelişir. Bu durumda, o rüyayı ciddiye alıp namazı bırakmak düşünülemez. Çünkü rüya, vahyin sağladığı kesinliği ve akıl yürütmenin tutarlılığını taşımaz.

  1. Bilinçaltı ve Psikolojik Etkiler

İslam düşüncesi, insanın iç dünyasının karmaşıklığını ve psikolojik durumlarının etkisini göz ardı etmez. Ancak bu etkenlerin, rüyaları birer bilgi kaynağı yapmadığını da belirtir. Gün içinde yaşadıkların, gördüklerin, duydukların, korkuların, arzuların hepsi rüyalarına yansır. Bu, rüyanın "ilham" veya "keşif"ten ziyade, aslında kişinin kendi iç dünyasının bir yansıması olduğunu gösterir. Elbette bu yansımaların bazıları, sana unuttuğun bir şeyi hatırlatabilir veya bir soruna farklı bir açıdan bakmanı sağlayabilir, ama bu onu doğrudan bir ilahi bilgi kaynağı yapmaz.

Şöyle düşün: Çok sıkıntılı bir dönemden geçiyorsun ve sürekli bu sıkıntıyla ilgili rüyalar görüyorsun. Bu rüyalar sana "bu iş böyle olacak" diye bir bilgi vermez, daha çok "sen bu sıkıntıyı yaşıyorsun ve beynin bunu işliyor" anlamına gelir. Belki bu rüyalar sana, bir çözüm yolu araman gerektiği konusunda bir motivasyon sağlayabilir, ama o çözümün ne olduğunu doğrudan sana söylemez. Yani, rüyalar bir nevi psikolojik terapi gibi çalışabilir ama ilahi bir bilgi kaynağı gibi değil.

  1. Sünnetullah ve İrade Özgürlüğü

İslam'da evrenin belirli kanunlar (sünnetullah) çerçevesinde işlediğine inanılır. Bilgi edinme süreci de bu kanunlara tabidir. Akıl yürütme, araştırma, öğrenme ve vahye başvurma gibi yöntemler, bilginin elde edilmesinde kullanılan meşru yollardır. Rüyalar ise bu süreçlerin dışında, kontrol edilemeyen ve güvenilirliği teyit edilemeyen bir yol olarak kalır. Allah'ın insanlara sunduğu irade özgürlüğü çerçevesinde, bilgiye ulaşmada kendi aklını ve O'nun gönderdiği mesajları kullanması beklenir. Rüyalar bu sürece dahil edildiğinde, sorumluluk ve seçim iradesi bulanıklaşır.

Eğer Allah, bir konudaki kesin bilgiyi rüyalarla verseydi, bu aynı zamanda insanın aklını kullanma ve araştırma sorumluluğunu da ortadan kaldırırdı. Bu da "ey kullarım aklınızı kullanın, araştırın" diyen bir dinin mantığıyla bağdaşmazdı. Örneğin, ticarette nasıl başarılı olacağına dair bilgiyi rüya yerine, kitaplardan, deneyimli insanlardan veya kendi akıl yürütmenle elde etmen, sana o bilgiyi daha kalıcı ve sorgulanabilir kılar.

Peki, rüyalardan hiç mi faydalanmayalım? Elbette faydalanabilirsin, ama bunu bilinçli yapmalısın. Rüyaların sana bir fikir verebileceğini veya bir konuyu düşünmeni sağlayabileceğini kabul et. Ama bu fikri, kesin bir bilgiymiş gibi hemen uygulamaya koymak yerine, onu akıl süzgecinden geçir, vahyin ışığında değerlendir ve gerekirse araştır. Unutma, rüyaların bir rehber olabileceği durumlar vardır ama bir kanun veya kesin bilgi kaynağı olmaları beklenmez.