Allah'a güvenmek hangi kavramla ifade edilir?

Allah’a Güvenmek: Tevekkül Sanatı

Allah’a güvenmek, hayatın iniş çıkışlarında insanın sırtını dayayacağı en sağlam limandır. Bu kavramın İslam'daki adı tevekküldür. Tevekkül, sadece "Allah'a bırakmak" demek değildir. Bu, içinde çaba, sorumluluk ve teslimiyet barındıran derin bir eylemdir.

  1. Tevekkül: Bilinçli Bir Çaba ve Sorumluluk

Deneyimlerime göre, tevekkül denince akla hemen hiçbir şey yapmadan oturmak gelmemeli. Tam tersine, tevekkül, elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra sonucunu Allah’a bırakmaktır. Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayette bu anlam vurgulanır: "Ve işlerini (tamamen) Allah'a havale edene, O yeter." (Talak, 65:3). Bu ayet, hem bir güvence hem de bir görevlendirmedir.

Örneğin, bir çiftçi tarlasını sürer, tohumunu eker, sulamasını yapar ve sonra havanın nasıl olacağını, ürünün bereketli olup olmayacağını Allah'a bırakır. Kendi üzerine düşeni yapmadan "Allah'ım, bana bol ürün ver" demek tevekkül değildir. Bu, gayret ve tevekkülün birleşimidir. Allah Resûlü (s.a.v.)'nin mescidin kapısına bir adamın devesini bağlayıp "Bırakırım, Allah'a tevekkül ederim" demesine karşılık, "Önce deveyi bağla, sonra Allah’a tevekkül et" buyurması da bu gerçeği açıkça ortaya koyar.

  1. Tevekkül: Kalpteki Huzur ve Teslimiyet

Tevekkülün ikinci boyutu, kalpteki huzur ve Allah’ın takdirine razı olma halidir. Elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra, sonucun nasıl olacağı konusunda endişelenmek yerine, Allah’ın hikmetine güvenmektir. Bu, hayatın getireceği her türlü duruma karşı bir içsel direnç ve sükûnet sağlar.

Bir anne, çocuğunu yetiştirirken üzerine düşen her şeyi yapar; besler, eğitir, korur. Ancak çocuğunun geleceği, başına gelecekler konusunda Allah’a tevekkül eder. Bu, çocuğunu ihmal etmek değil, tam tersine, kendi kontrolü dışındaki konularda Allah’ın en iyisini bileceğine inanmaktır. Bu teslimiyet, kişiyi gereksiz vesveselerden ve korkulardan kurtarır. Nitekim Kur'an, "Allah’ın yazdığı şeyden başkası bize asla erişmez. O bizim Mevlamızdır. Müminler de ancak Allah’a tevekkül etsinler." (Tevbe, 9:51) der. Bu ayet, bize kaderin ilahi bir plan dahilinde ilerlediğini ve bu plana güvenmenin bize düşen en önemli vazife olduğunu hatırlatır.

  1. Tevekkül: Dua ve Eylemin Birlikteliği

Tevekkül, dua ile eylemin ayrılmaz bir parçasıdır. Dua, hem Allah’tan yardım istemek hem de O'nunla olan bağımızı güçlendirmektir. Ancak dua, tek başına bir eylem değildir; arkasında bir çaba ve gayret olmalıdır.

Bir öğrenci, sınavlara hazırlanırken hem ders çalışmalı hem de Allah’tan başarılı olmayı dilemelidir. Sadece dua edip ders çalışmamak, tevekkülün ruhuna aykırıdır. Aynı şekilde, sadece çalışıp dua etmemek de eksikliktir. Bu ikisinin birleşimi, kişinin hem kendi gücünü kullanmasını hem de ilahi yardımı celbetmesini sağlar. Bu, hayatın zorlukları karşısında iki kanatlı bir kuş gibi olmaktır; biri kendi çabası, diğeri ise Allah’a olan güveni.

Tevekkül, bir pasiflik hali değil, aktif bir güven ve teslimiyettir. Hayat yolculuğunda, elimizden gelenin en iyisini yaparken, sonuçları Allah’ın bilgeliğine bırakmak, bize hem huzur verir hem de O’nun yardımını üzerimize çeker. Bu, her sabah güne başlarken "Ya Rabbi, bana bugün düşeni yapma gücü ver ve sonucunu hayırlı eyle" diyerek yola çıkmaktır.