Yokluk ve mutlak butlan arasındaki fark nedir?

03.03.2025 1 görüntülenme Son güncelleme: 18.03.2025

Hukuk terminolojisinde sıkça karşılaşılan ve birbirine karıştırılabilen iki kavram: yokluk ve mutlak butlan. Her ikisi de bir hukuki işlemin geçersizliğini ifade etse de, aralarında önemli farklar bulunmaktadır. Bu yazımızda, bu iki kavram arasındaki temel ayrım noktalarını ve sonuçlarını inceleyeceğiz.

Yokluk Nedir?

Yokluk, bir hukuki işlemin kurucu unsurlarının eksik olması durumunda ortaya çıkar. Yani, bir işlemin hukuken var sayılabilmesi için gerekli olan temel şartlar sağlanmamıştır. Bu durumda, ortada hukuken bir işlem yoktur; sadece bir "görünüş" bulunmaktadır.

Örneğin, bir evlilik akdinin nikah memuru huzurunda yapılmaması veya taraflardan birinin irade beyanında bulunmaması durumunda, bu evlilik yok hükmündedir. Aynı şekilde, bir taşınmaz satış sözleşmesinin tapu siciline tescil edilmemesi de o sözleşmeyi yoklukla malul kılar. Yokluk, hukuki işlemin en ağır geçersizlik halidir.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan ise, bir hukuki işlemin kurucu unsurları tamam olmasına rağmen, kanunun emredici hükümlerine aykırı olması durumunda ortaya çıkar. Bu durumda, işlem hukuken doğmuştur ancak baştan itibaren geçersizdir. Mutlak butlan, kamu düzenini ve genel ahlakı koruma amacı güder.

Örneğin, bir kişinin ehliyetsiz olduğu halde yaptığı bir sözleşme veya kanunen yasaklanmış bir konuda yapılan bir anlaşma mutlak butlan ile sakattır. Aynı şekilde, bir sözleşmenin içeriğinin ahlaka aykırı olması veya bir kanun hükmünü dolanma amacı taşıması da mutlak butlan sebebidir.

Yokluk ve Mutlak Butlan Arasındaki Temel Farklar

  • Varlık Şartı: Yokluk, işlemin kurucu unsurlarının eksikliği nedeniyle işlemin hukuken hiç var olmaması durumunu ifade ederken, mutlak butlan işlemin kurucu unsurlarının tamam olmasına rağmen kanuna aykırılık nedeniyle geçersizliğini ifade eder.
  • İleri Sürülebilirlik: Yokluk her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilirken, mutlak butlan da prensip olarak her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilir. Ancak bazı durumlarda, kanun koyucu belirli kişilerin bu hakkını sınırlandırabilir.
  • Hak Düşürücü Süre: Yokluk halinde hak düşürücü süre söz konusu değilken, mutlak butlan hallerinde de genel olarak hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Ancak bazı özel kanunlarda, mutlak butlan sebeplerine rağmen belli bir süre içinde dava açılması gerektiği öngörülebilir.
  • İyiniyet: Yokluk halinde iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları korunmazken, mutlak butlan hallerinde de genel olarak iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları korunmaz. Ancak bazı istisnai durumlarda, kanun koyucu iyiniyetli üçüncü kişileri koruyucu hükümler getirebilir.

Özetle, yokluk ve mutlak butlan, hukuki işlemlerin geçersizliğinin farklı derecelerini ifade eder. Yokluk, işlemin hiç doğmamış sayılması anlamına gelirken, mutlak butlan ise doğmuş ancak baştan itibaren geçersiz olan bir işlemi ifade eder. Her iki kavram da hukuk sistemimizin temel taşlarından olup, hukuki ilişkilerin düzenli ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlamaya yöneliktir.