Kuvayi Milliye nasıl ortaya çıkmıştır?

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından başlayan işgaller, Türk milletinin derin bir öfke ve çaresizlik hissetmesine neden olmuştu. Osmanlı hükümetinin bu duruma karşı sessiz kalması ve halkı koruyamaması, Anadolu'nun dört bir yanında yerel direniş hareketlerinin doğmasına zemin hazırladı. İşte bu kaotik ve umutsuz ortamda, vatansever Türk halkının kendi kendini savunma refleksiyle Kuvayi Milliye doğdu. Kuvayi Milliye, işgallere karşı oluşan ilk silahlı direniş gücüydü. Halktan oluşan bu birlikler, düzenli bir ordu olmamasına rağmen, vatan sevgisi ve bağımsızlık arzusuyla doluydular. Bulundukları bölgelerde düşmana karşı gerilla taktikleriyle mücadele ederek, işgallerin ilerlemesini yavaşlattılar ve halkın moralini yüksek tuttular. Özellikle İzmir'in işgali ve ardından yaşanan olaylar, Kuvayi Milliye ruhunun daha da alevlenmesine ve Anadolu'nun her köşesine yayılmasına katkı sağladı. Kuvayi Milliye'nin en büyük amacı, işgalci güçlere karşı direnmek ve Türk topraklarını savunmaktı. Her ne kadar askeri disiplinden uzak ve teçhizat bakımından yetersiz olsalar da, verdikleri mücadele ile Türk Kurtuluş Savaşı'nın fitilini ateşlediler. Kuvayi Milliye, düzenli bir ordu kurulana kadar geçen sürede, düşmana karşı önemli bir engel teşkil etmiş ve milli mücadelenin örgütlenmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu vatansever ruh, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasında hayati bir rol oynamıştır.