Kuranı Kerimi kitap haline getiren kişi kimdir?

Kuran İndirildiğinde Kitap Halinde miydi?

Kuran-ı Kerim'in kitap haline getirilmesi meselesi, belki de birçok kişinin aklında "kim yaptı?" sorusuyla yer eden bir konu. Deneyimlerime göre, bu sorunun cevabı aslında sandığımız kadar basit değil. Kuran, Hz. Muhammed'e (SAV) ayet ayet, sure sure indirildi. Yani, bir anda tamamlanmış bir kitap olarak değil, zaman içinde peyder pey vahyedildi. Bu durum, ilk dönemdeki mushaf oluşum sürecini de doğrudan etkiliyor.

İlk Mushaflar ve Yazım Süreci

Peygamber Efendimiz (SAV) hayattayken, inen ayetler vahiy katipleri tarafından özel olarak belirlenmiş derilere, hurma yapraklarına, kürek kemiklerine ve taş tabletlere yazılıyordu. Ancak bu yazılanlar, günümüzdeki gibi ciltlenmiş, tek bir kitap halinde değildi. Her ayetin ve surenin yeri, Allah Resulü tarafından belirleniyordu. Hz. Ebubekir döneminde, hafızların vefatıyla Kuran'ın kaybolması endişesi üzerine, ilk ciddi toplama ve yazım faaliyeti başladı.

  • Hz. Ebubekir'in Görevlendirmesi: İlk halife Hz. Ebubekir, Zeyd bin Sabit'i (RA) bu önemli göreve getirdi. Zeyd bin Sabit, Kuran hafızlarının en önde gelenlerinden biriydi ve Peygamber Efendimiz'den (SAV) Kuran'ın tamamını almıştı.
  • Titiz Bir Çalışma: Zeyd bin Sabit ve diğer sahabeler, ezberlerinde olanları ve çeşitli malzemeler üzerine yazılı olanları topladılar. En önemli nokta ise, toplanan her ayetin hem ezberlenmiş olması hem de yazılı bir kaydının bulunmasıydı. Bu, en ufak bir hatanın önüne geçmek içindi.
  • Tek Bir Mushaf: Bu titiz çalışmanın sonucunda, tek bir mushaf (kitap) haline getirildi. Bu ilk mushaf, Hz. Ebubekir'in vefatından sonra Hz. Ömer'e, onun vefatından sonra da kızı Hz. Hafsa'ya (RA) emanet edildi.

Hz. Osman Dönemi ve Kuran'ın Çoğaltılması

Kuran-ı Kerim'in günümüzdeki standart mushaf haline gelmesinde en önemli adımlardan biri de Hz. Osman (RA) döneminde atıldı. O dönemde İslam coğrafyası genişlemiş ve farklı kıraatler (okuma biçimleri) ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu durum, Müslümanlar arasında anlaşmazlıklara yol açma potansiyeli taşıyordu.

  • Yazım Farklılıkları: Farklı bölgelerde yaşayan sahabelerin ezberlerinde veya yazıya geçirdikleri Kuran nüshalarında küçük de olsa okuma farklılıkları olabiliyordu. Bu, o dönemin Arap alfabisinin bazı harfleri için birden fazla ses verebilme özelliğinden de kaynaklanıyordu.
  • Hz. Osman'ın Talimatı: Hz. Osman, bu durumu önlemek ve tek bir standart mushafın yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla tekrar Zeyd bin Sabit'i ve diğer önde gelen sahabelerden oluşan bir heyeti görevlendirdi.
  • Yedi Harf Meselesi: Bu heyet, Hz. Hafsa'daki mushafı esas alarak Kuran'ı çoğalttı ve farklı bölgelere gönderdi. Buradaki amaç, Kuran'ı, daha önce Peygamber Efendimiz'in (SAV) izin verdiği yedi harf (veya yedi lehçe) üzere okuyabilen herkesin anlayabileceği bir şekilde standartlaştırmaktı. Yani, aslında bu bir "yeniden yazım" değil, mevcut ve sahih olanın çoğaltılması ve birliğin sağlanmasıydı.
  • Nüshaların Gönderilmesi: Bu standart mushaflardan birkaç nüsha hazırlattırılıp önemli merkezlere gönderildi ve diğer nüshaların yakılması emredildi. Bu, Kuran'ın sonraki nesillere eksiksiz ve tek bir şekilde ulaşmasını sağlamak için atılmış devrim niteliğinde bir adımdı.

Kim "Kitap Haline Getirdi"?

Yani özetle, Kuran-ı Kerim'i bir kişi tek başına "kitap haline getirmedi". Bu, bir topluluk işiydi ve en büyük emek, vahyin indirildiği dönemden itibaren sahabelerin ortak çabasıyla gerçekleşti. Hz. Ebubekir dönemindeki toplama ve yazım, Hz. Osman dönemindeki standartlaştırma ve çoğaltma, bu kutsal kitabın günümüze ulaşmasındaki kilit noktalardır. Bu süreçte, başta Zeyd bin Sabit olmak üzere, birçok sahabilik büyük rol oynamıştır. Onların titizliği ve gayreti sayesinde, bugün elimizde tuttuğumuz Kuran-ı Kerim, binlerce yıl öncesinden bize ulaşan en güvenilir kaynaktır.