Divan-ı Kebir kaç cilt?
İçindekiler
Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölümsüz eseri Divan-ı Kebir, sadece Türk edebiyatı için değil, tüm dünya edebiyatı için bir mihenk taşıdır. Farsça yazılmış olmasına rağmen, içerdiği derin anlamlar, aşk, coşku ve insanlığa dair evrensel mesajlar sayesinde yüzyıllardır okunmaya ve anlamlandırılmaya devam ediyor. Peki, bu muazzam eser kaç ciltten oluşuyor ve içeriğinde neler barındırıyor?
Divan-ı Kebir Cilt Sayısı ve Kapsamı
Divan-ı Kebir, toplamda 21.731 gazel, 129 müstezat, 47 terkib-i bend ve terci-i bend, 153 rubai ve 205 kıta barındıran devasa bir külliyattır. Bu denli hacimli bir eserin tek bir ciltte toplanması mümkün olmadığından, farklı yayınevleri tarafından çeşitli cilt sayılarıyla basılmıştır. Ancak genel olarak kabul gören ve en yaygın olanı, 8 ciltlik baskılardır. Bu ciltler, eserin hacmi ve içeriğinin daha kolay anlaşılabilmesi için yapılmış bir bölümlendirmedir.
Her bir cilt, Mevlana'nın farklı dönemlerdeki ruh halini, aşkını, özlemini ve düşüncelerini yansıtan şiirlerle doludur. Şiirlerde, aşkın ilahi boyutu, insanın Tanrı'ya olan özlemi, dünyanın geçiciliği ve ölümün hakikati gibi temalar sıkça işlenir.
Divan-ı Kebir'in İçeriği ve Anlamı
Divan-ı Kebir, sadece bir şiir kitabı değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir. Mevlana, şiirlerinde insanın kendini tanımasını, nefsini terbiye etmesini ve ilahi aşka ulaşmasını öğütler. Şiirlerinde kullandığı semboller ve metaforlar, okuyucuyu derin düşüncelere sevk eder ve onu içsel bir yolculuğa çıkarır.
Eserdeki gazeller, aruz vezniyle yazılmış ve genellikle aşk temasını işlemiştir. Ancak bu aşk, dünyevi bir aşkın çok ötesinde, ilahi bir aşktır. Mevlana, bu aşkı, insanın Tanrı'ya olan özlemi ve O'na ulaşma çabası olarak tanımlar. Rubailer ise, daha kısa ve özlü olup, genellikle hayatın anlamı, ölüm ve kader gibi felsefi konuları ele alır.
Divan-ı Kebir, yüzyıllardır pek çok şairi, yazarı ve düşünürü etkilemiştir. İçerdiği evrensel mesajlar ve derin anlamlar, günümüzde de okuyuculara ilham vermeye devam etmektedir. Eseri okumak, sadece bir şiir kitabı okumak değil, aynı zamanda Mevlana'nın düşünceleriyle tanışmak ve kendi içsel yolculuğumuza çıkmak anlamına gelir.