Sosyal öğrenme kuramı nedir kısaca?

Sosyal öğrenme kuramı, hepimizin aslında birer gözlemci olduğunu ve çevremizdeki insanların davranışlarını taklit ederek öğrendiğimizi savunur. Bir nevi, "Gördüğünü yapar" atasözünün bilimsel açıklamasıdır diyebiliriz. Bu kuram, sadece bilgiyi değil, aynı zamanda değerleri, tutumları ve problem çözme becerilerini de başkalarını gözlemleyerek edindiğimizi öne sürer. Özellikle çocuklar için model alma davranışı, sosyal öğrenmenin en temel unsurlarından biridir. Örneğin, ebeveynlerinin kitap okuduğunu gören bir çocuk, okumaya daha meyilli olabilir. Ya da, akranları arasında popüler olan bir davranışı sergileyerek sosyal kabul görmeyi amaçlayabilir. Sosyal öğrenme, geleneksel davranışçı kuramlardan farklı olarak, bireyin sadece dış etkenlere tepki vermekle kalmayıp, bilişsel süreçlerinin de öğrenmede önemli bir rol oynadığını vurgular. Yani, sadece bir davranışı görmek yeterli değildir; o davranışı neden yapıldığını anlamak, sonuçlarını değerlendirmek ve motivasyon duymak da öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Kısacası, sosyal öğrenme kuramı, insan davranışlarının karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olan, gözlem ve taklit yoluyla öğrenmeyi ön plana çıkaran önemli bir teoridir. Bu kuram sayesinde, hem kendimizin hem de çevremizdekilerin davranışlarını daha iyi anlayabilir ve öğrenme süreçlerini daha etkili bir şekilde yönlendirebiliriz.