Akdeniz kıta sahanlığı dar mı, geniş mi?

06.03.2025 1 görüntülenme Son güncelleme: 23.03.2025

Akdeniz, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, stratejik ve ekonomik öneme sahip bir denizdir. Son yıllarda özellikle doğal kaynakların keşfiyle birlikte Akdeniz kıta sahanlığı meselesi daha da kritik bir hale gelmiştir. Peki, Akdeniz kıta sahanlığı dar mı, geniş mi? Bu sorunun cevabı, bölgedeki siyasi ve hukuki denklemler açısından büyük önem taşıyor.

Kıta Sahanlığı Nedir?

Öncelikle "kıta sahanlığı" kavramını açıklamakta fayda var. Bir devletin kara ülkesinin deniz altındaki doğal uzantısı olan kıta sahanlığı, o ülkenin deniz yatağı ve toprak altındaki doğal kaynakları üzerinde egemenlik hakkı iddia edebileceği alanı ifade eder. Uluslararası hukukta, özellikle Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde (BMDHS) kıta sahanlığının sınırları ve belirlenme yöntemleri detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Devletler, kıta sahanlıklarının sınırlarını genellikle karşı kıyıları olan diğer devletlerle anlaşarak belirlerler. Anlaşma sağlanamaması durumunda ise uluslararası mahkemeler devreye girebilir.

Akdeniz'de Kıta Sahanlığı Sorunu

Akdeniz kıta sahanlığı, coğrafi özellikler ve adaların varlığı nedeniyle karmaşık bir durum arz eder. Özellikle Yunanistan ve Türkiye arasındaki Ege Denizi'nde olduğu gibi, çok sayıda ada ve adacık kıta sahanlığı sınırlarının belirlenmesinde önemli rol oynar. Bu durum, kıta sahanlığı sınırlarının belirlenmesini zorlaştırır ve ihtilaflara yol açabilir. Akdeniz'de kıta sahanlığı genişliği, ülkelerin kıyı uzunluklarına, karşılıklı kıyılara olan mesafelerine ve adaların konumuna göre değişkenlik gösterir. Bazı bölgelerde kıta sahanlığı oldukça sınırlı iken, açık deniz alanlarında daha geniş olabilir.

Türkiye'nin Kıta Sahanlığı Politikası

Türkiye, Akdeniz'deki kıta sahanlığı konusunda "hakkaniyet" ilkesini savunmaktadır. Bu ilkeye göre, kıta sahanlığı sınırları belirlenirken coğrafi koşullar, kıyı uzunlukları ve adaların ana karaya olan mesafesi gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Türkiye, adaların kıta sahanlığı yaratma etkisinin sınırlı olması gerektiğini, aksi takdirde ana karaların haklarının ihlal edileceğini savunmaktadır. Türkiye'nin bu politikası, özellikle Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile arasında deniz yetki alanları konusunda anlaşmazlıklara neden olmaktadır. Doğu Akdeniz'de keşfedilen doğal gaz yatakları, bu gerilimi daha da artırmış durumda.

Sonuç olarak, Akdeniz kıta sahanlığı dar mı, geniş mi sorusunun cevabı, karmaşık hukuki ve siyasi faktörlere bağlıdır. Bölgedeki ülkelerin kıta sahanlığı iddiaları, coğrafi koşullar ve uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilmelidir. Türkiye'nin hakkaniyet ilkesine dayalı politikası, bölgede adil ve sürdürülebilir çözümler bulunması açısından önem taşımaktadır.