Istanbul'u dinliyorum şiiri kimin?

Süreyya Berzeg ve O Eşsiz Ses

"İstanbul'u dinliyorum" dediğinde aklımıza ilk gelen isim elbette Süreyya Berzeg oluyor. Bu şiir, İstanbul'un ruhunu, sokaklarını, insanlarını bir müzik gibi duyumsatan bir eser. Berzeg, bu şiiri 1954 yılında kaleme almış. Tam 69 yıl önce yani. Düşünsenize, o zamanlar İstanbul bugünkü gibi beton yığınları ve karmaşayla boğuşmuyor olsa da, kendi içinde bambaşka bir ritmi, bambaşka bir sesi barındırıyordu. Şair, bu sesi yakalamış ve kelimelere dökmüş. Bu, sadece bir şiir değil, aynı zamanda o dönemin İstanbul'una yapılmış bir ses kaydı gibi.

Şiirin Doğuşu ve Etkisi

Peki, neden "İstanbul'u dinliyorum" bu kadar etkileyici? Çünkü Berzeg, İstanbul'u sadece gözleriyle değil, tüm duyularıyla algılamış. Şiirde geçen "Kuşlar uçuyor, ağaçlar yeşil, renkler parlak, her şey canlı, her şey hayat dolu" gibi ifadeler, şehrin enerjisini somutlaştırıyor. Bu şiir, sadece okunduğunda değil, aynı zamanda seslendirildiğinde de bambaşka bir boyut kazanıyor. Süreyya Berzeg'in kendi sesinden dinlemek ise ayrı bir keyif. Onun o sakin, vurgulu tonlaması, şiire bambaşka bir anlam katıyor. Bu şiir, yıllar içinde birçok sanatçıya ilham vermiş, müziklere konu olmuş. Yaklaşık 70 yıldır dinlenen, okunan bir eser olması da tesadüf değil herhalde.

O Dönemin İstanbul'u ve Günümüz

Bugün "İstanbul'u dinliyorum" dediğimizde ne duyuyoruz? Belki eskisi kadar berrak, belki eskisi kadar huzurlu değil. Ancak Berzeg'in şiiri, bize İstanbul'un o unutulmaya yüz tutmuş seslerini hatırlatıyor. Vapur düdükleri, tramvay sesleri, kalabalığın uğultusu, martıların çığlıkları... Bunların hepsi şiirin satırlarında bir şekilde yankılanıyor. Bu şiiri okurken, bir yandan da kendi İstanbul'unuzu dinlemeyi deneyin. Belki sizin duyduğunuz sesler farklıdır ama şiirin temelindeki o şehirle kurulan bağ, o derin sevgi hep aynı kalacaktır. Hiç düşündünüz mü, Süreyya Berzeg bugün İstanbul'u dinlese neler yazardı?

Şiirle İstanbul Arasındaki Bağ

Bu şiirin en güzel yanlarından biri de, İstanbul'la kurduğu samimi bağ. Şair, şehri bir sevgili gibi seviyor, ona sesleniyor, onunla dertleşiyor. "İstanbul'u dinliyorum, bir kuş gibiydi, bir çiçek gibiydi, bir de insan gibiydi" demesi, şehrin canlılığını, güzelliğini ve insani yönünü bir arada vurguluyor. Hatırlıyorum, ilk dinlediğimde içimde garip bir İstanbul özlemi uyandırmıştı. Sanki o şiirde anlatılan İstanbul'da yaşıyormuşum gibi hissetmiştim. Bu, şiirin gücüdür aslında; sizi başka bir zamana, başka bir mekana götürebilmesidir. Eğer yolunuz düşerse, bir kahve eşliğinde Süreyya Berzeg'in bu muhteşem şiirini bir de onun sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. Şehrin ruhuna biraz daha yaklaşmış olursunuz.