Hikaye hangi zamanda yazılır?
Hikayeni Hangi Zamanda Anlatmalısın?
Bir hikaye yazmaya başladığında ilk aklına gelen sorulardan biri muhtemelen bu olacaktır: "Hikayemi hangi zamanda yazmalıyım?" Bu soruya verilecek tek bir doğru cevap yok ama deneyimlerime göre, bu seçimin hikayenin atmosferini, karakterlerin duygu durumunu ve okuyucunun olaylara yaklaşımını derinden etkilediğini söyleyebilirim.
Genel olarak karşımızda iki ana seçenek var: geçmiş zaman ve şimdiki zaman. Elbette bunların dışında gelecek zaman gibi daha az kullanılan seçenekler de var ama hikayecilikte en sık başvurduğumuzlar geçmiş ve şimdiki zaman.
Geçmiş Zaman: Güvenilir Anlatıcı mı, Nostaljik Bir Dokunuş mu?
Geçmiş zaman, en çok tercih edilen anlatım biçimidir. Bunun temel nedeni, okuyucuya uzak bir olayı anlatıyormuş hissi vermesi. Bu, bir olayın üzerinden zaman geçtiği ve anlatıcının o olaylara daha objektif bir bakış açısıyla yaklaşabildiği izlenimini yaratır. Örneğin, "Ahmet kapıyı çaldı ve içeri girdi." cümlesi, olayın gerçekleştiği anı değil, geçmişte tamamlanmış bir eylemi ifade eder.
Geçmiş zamanın en büyük avantajlarından biri, okuyucuya bir nevi güvenilirlik hissi vermesidir. Olaylar zaten yaşanmış ve anlatıcı bunları olduğu gibi aktarıyor gibi algılanır. Bu, özellikle tarihi romanlar, biyografiler veya geçmişte geçen klasik kurgu eserleri için idealdir. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'ni veya Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Oğulları'nı düşün. Bu eserlerde geçmiş zamanın o dingin ve olgun anlatımı, hikayenin ağırlığını ve derinliğini artırır.
Ancak geçmiş zaman, bazen okuyucuyu olaylardan biraz uzaklaştırabilir. Sanki bir müzeyi geziyor gibi, olan biteni uzaktan izleyebilir. Eğer hikayenin temposunu yüksek tutmak, okuyucuyu anın içine çekmek istiyorsan, geçmiş zaman tek başına yeterli olmayabilir.
Şimdiki Zaman: Anlık Heyecan ve Empati Yaratmak
Şimdiki zaman ise bambaşka bir kapı aralar. Bu zaman dilimi, okuyucuyu doğrudan olayın içine çeker. Sanki sen de karakterle birlikte o anda nefes alıyorsun, onunla birlikte hissediyorsun. "Ahmet kapıyı çalar ve içeri girer." dediğimde, bu eylem sanki şu anda gerçekleşiyormuş gibi bir etki yaratır.
Şimdiki zamanın en büyük gücü, okuyucuda anlık bir heyecan ve empati uyandırmasıdır. Karakterin yaşadığı korkuyu, sevinci veya şaşkınlığı daha yoğun hissetmesini sağlar. Bu, özellikle gerilim dolu sahnelerde, aksiyon odaklı hikayelerde veya karakterin iç dünyasını derinlemesine keşfetmek istediğin anlarda çok etkilidir. Örneğin, bir polisiye romanın doruk noktasında, kahramanın nefes nefese bir kovalamaca anını şimdiki zamanda okumak gibisi yoktur.
Ancak şimdiki zamanı kullanırken dikkatli olmak gerekir. Eğer hikaye boyunca hep şimdiki zaman kullanırsan, bu bir süre sonra yorucu olabilir. Sürekli bir "yapıyor", "ediyor" hali, okuyucuda bir durağanlık hissi yaratabilir. Bu yüzden, şimdiki zamanı daha çok kritik anlarda, karakterin yoğun duygular yaşadığı bölümlerde veya okuyucuyu doğrudan olayın içine çekmek istediğin yerlerde kullanmak daha etkili olacaktır. Deneyimlerime göre, şimdiki zamanı, geçmiş zamanla harmanlayarak kullanmak en dengeli sonucu verir.
Zaman Seçimini Etkileyen Faktörler ve Pratik Öneriler
Hikayenin zamanını seçerken göz önünde bulundurman gereken birkaç önemli nokta var:
- Hikayenin Türü: Tarihi bir drama mı yazıyorsun, yoksa modern bir gerilim mi? Tarihi bir olay anlatıyorsan geçmiş zaman daha doğal duracaktır. Güncel bir şehir efsanesini veya bir gençlik hikayesini anlatıyorsan şimdiki zaman daha enerjik bir hava katabilir.
- Karakterin Bakış Açısı: Karakterin olaylara ne kadar yakın veya uzak durduğunu düşün. Eğer karakter olayları sindirmiş, üzerinde düşünmüş biriyse geçmiş zaman uygun olabilir. Eğer karakter anı yaşıyor, duygularını yoğun bir şekilde deneyimliyorsa şimdiki zaman daha iyi bir seçimdir.
- Okuyucu Deneyimi: Okuyucuyu olayların içine çekmek mi istiyorsun, yoksa ona bir gözlemci rolü mü vermek istiyorsun? Şimdiki zaman daha çok içine çekerken, geçmiş zaman daha çok gözlemci rolü verir.
- Ritim ve Tempo: Hikayenin genel ritmini nasıl ayarlamak istediğini düşün. Şimdiki zaman genellikle daha hızlı bir tempo yaratır, geçmiş zaman ise daha sakin ve akıcı bir anlatım sunar.
Pratik bir öneri: Eğer kararsızsan, hikayenin önemli bir bölümünü her iki zamanda da yazıp hangisinin daha iyi hissettirdiğini görebilirsin. Örneğin, bir karakterin yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığını hem geçmiş zamanla ("Elinde tuttuğu notlar yere saçıldı ve umudu kırıldı.") hem de şimdiki zamanla ("Elindeki notlar yere saçılır ve umudu kırılır.") yaz. Hangisi sana daha çok dokunuyor, hangisi hikayenin ruhuna daha uygun düşüyor, bunu hissetmeye çalış.
Unutma, bu bir yaratım süreci. En önemli şey, seçtiğin zaman diliminin hikayenin genel amacına hizmet etmesi ve okuyucuyu o dünyaya çekebilmesidir. Cesur ol ve dene!