23 Nisan 1920 de neden Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Neden 23 Nisan 1920'de Açıldı?

Senin de bildiğin gibi, 23 Nisan 1920, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı olağanüstü bir gün. Bu tarihte Ankara'da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), aslında bir zorunluluktan doğdu. Düşünsene,

  1. Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiş ve Anadolu işgal altında. İstanbul Hükümeti ise işgal güçlerinin kontrolünde, ne yazık ki ülkenin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyacak güce sahip değil.

İşte tam bu noktada, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, milletin kendi kaderini tayin etmesi gerektiği bilinciyle hareket ettiler. Anadolu'nun dört bir yanından gelen vekiller, Ankara'da toplandı. Bu vekillerin ortak amacı, milletin egemenliğini kayıtsız şartsız sağlamaktı. İstanbul Hükümeti'nin pasif direnişine karşılık, TBMM, milli mücadeleyi yürütecek, halkın sesini duyuracak ve yeni bir devlet kuracak iradenin merkezi oldu.

Milli Mücadele'nin Merkezi Ankara

Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele'yi başlatmak için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktıktan sonra, Anadolu'da milli direnişin örgütlenmesi için büyük çaba harcadı. Erzurum Kongresi (23 Temmuz 1919) ve Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) gibi önemli adımlarla milli birlik ve beraberlik güçlendirildi. Ancak bu kongreler, tam anlamıyla bir yasama organı değildi. TBMM'nin açılmasıyla birlikte, milli mücadelenin siyasi ve hukuki bir zemine oturtulması amaçlandı. Ankara'nın seçilmesinin de önemli nedenleri vardı: Coğrafi konumu, ulaşım imkanları ve işgalden uzak olması, burayı milli direnişin merkezi yapıyordu. Ayrıca, Ankara halkının milli mücadeleye olan desteği de önemliydi.

Deneyimlerime göre, bir hareketin başarılı olması için hem halkın desteğini alması hem de kurumsal bir yapıya sahip olması gerekir. TBMM'nin açılması, milli mücadelenin bu iki unsurunu da bir araya getiren kritik bir adımdı.

Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Millette Olması

TBMM'nin açılışının en temel amacı, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesini hayata geçirmekti. O zamana kadar padişahın ve halifenin egemenliği söz konusuydu. Ancak işgal altında bir ülkede, bu egemenlik sembolik hale gelmişti. TBMM, bu egemenliği doğrudan milletten alarak, bağımsızlık mücadelesini meşru bir zemine oturttu. Bu, sıradan bir meclis açılışı değil, milletin kendi bağımsızlığını ve geleceğini kendi ellerine alma iradesinin göstergesiydi.

Eğer sen de bir toplulukta söz sahibi olmak istiyorsan, ilk adım o topluluğun iradesini temsil eden bir platformda yer almaktır. TBMM de tam olarak bunu yaptı; milletin iradesini temsil eden en üst düzey yetkili organ oldu.

Yeni Bir Devletin Doğuşu

TBMM'nin açılması, sadece milli mücadeleyi yönetmekle kalmadı, aynı zamanda yeni bir Türk devletinin doğuşunu da müjdeledi. İstanbul Hükümeti'nin işgalcilere teslimiyetçi tavrı karşısında, TBMM, milli egemenliğe dayalı, bağımsız bir devlet kurma yolunda ilerledi. Bu meclis, milli ordunun kurulmasını sağladı, Kurtuluş Savaşı'nı yönetti ve nihayetinde modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini attı.

Öyleyse, 23 Nisan 1920'deki bu önemli olayı anlamak, aslında milletimizin kendi kaderini nasıl yazdığını, zorluklar karşısında nasıl dimdik durduğunu anlamaktır. Bir daha böyle zor zamanlar yaşamamak dileğiyle, bu bayramı ve bu önemli günü hatırlamak hepimizin görevi.