Is Lucy a good film?

Lucy: Bilim Kurgu Aksiyonun Sınırlarını Zorlayan Bir Deneyim mi?

Scarlett Johansson'un başrolde olduğu "Lucy" filmi, çıktığı dönemde hem gişede büyük başarı yakalamış hem de izleyicileri ikiye bölmüştü. Deneyimlerime göre, bu filmin "iyi" olup olmadığı sorusu, aslında filmin sunduğu fikirlere ne kadar açık olduğuna ve ne kadar aksiyon beklediğine bağlı.

Beyin Kapasitesi ve Evrimsel Bir Sıçrama

Filmin temel fikri oldukça çarpıcı: İnsan beyninin sadece %10'unu kullandığımız ve bu oranı artırdıkça yeteneklerimizin nasıl sınırsızlaşabileceği. Lucy'nin, deneysel bir uyuşturucu sayesinde beyin kapasitesini hızla artırması ve bunun sonucunda gelişen psişik güçleri, bilim kurgu severler için oldukça ilgi çekici. Fiziksel olarak duvarlardan geçmek, zamanı durdurmak, hatta maddeyi kontrol etmek gibi yetenekler, seyirciyi "ya olursa?" sorusuyla baş başa bırakıyor. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar genellikle insan beyninin çok daha verimli kullanıldığını belirtse de, filmin bu abartılı yaklaşımı, karakterin evrimsel bir sıçrama yapmasını sağlıyor. Örneğin, filmin sonunda Lucy'nin saf enerjiye dönüşmesi, onun evrensel bir bilinç haline geldiğini ima ediyor. Bu, evrim teorisine farklı bir pencereden bakış açısı sunuyor.

Aksiyon ve Görsel Şölen

Luc Besson'un yönetmenliğini üstlendiği "Lucy", aksiyon sahneleriyle de göz dolduruyor. Scarlett Johansson'un canlandırdığı Lucy, başlangıçtaki çaresizliğinden hızla dönüşerek, kendini avlayanları inanılmaz yetenekleriyle alt ediyor. Özellikle Paris sokaklarındaki kovalamaca ve çatışma sahneleri, filmin temposunu sürekli yüksek tutuyor. Kameranın kullanımı, aksiyonun yoğunluğunu artıran unsurlardan biri. Filmin görsel efektleri de, Lucy'nin güçlerini sergilerken kullanılan soyut ve renkli tasarımlarla dikkat çekiyor. Bu, filmi sadece bir hikaye anlatımı olmaktan çıkarıp, aynı zamanda bir görsel deneyim haline getiriyor.

Felsefi Derinlik mi, Sadece Aksiyon mu?

Bazı izleyiciler "Lucy"yi yüzeysel bir aksiyon filmi olarak görürken, diğerleri filmin altında yatan felsefi soruları takdir ediyor. Lucy'nin artan beyin kapasitesiyle birlikte insanlıktan uzaklaşması, bilgiye ve evrene olan hakimiyeti arttıkça duygularını kaybetmesi gibi temalar, izleyiciyi düşündürüyor. Deneyimlerime göre, eğer bu filmden derin bir felsefi ders çıkarmayı bekliyorsanız, biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak, insan potansiyeli, bilinç ve evrenin sırları üzerine keyifli bir düşünsel yolculuk yapmak istiyorsanız, "Lucy" bu konuda iyi bir başlangıç noktası olabilir.

Öneri: Beklentilerinizi Yönetin

Eğer "Lucy"yi izlemeyi düşünüyorsanız, beklentilerinizi netleştirmek faydalı olacaktır. Eğer siz de benim gibi, "Ne olurdu ki?" sorusunu sorduran, bilim kurgu unsurlarını barındıran ve bol aksiyonlu bir film arıyorsanız, "Lucy" tam size göre. Filmi izlerken, bilimi bir kenara bırakıp, Luc Besson'un yarattığı bu fantastik evrenin tadını çıkarın. Scarlett Johansson'un performansını da unutmamak gerek; karakterin dönüşümünü başarılı bir şekilde yansıtıyor. Filmi izledikten sonra, insan beyninin gizemleri hakkında biraz daha araştırma yapmak isteyebilirsiniz, bu da cabası!