Laiklik ilk ne zaman ortaya çıktı?

Laiklik Fikri Nereden Çıktı?

Laiklik kavramı, aslında tek bir anda "pat" diye ortaya çıkmış bir şey değil. Bu, yüzyıllardır süregelen düşünsel ve toplumsal evrimin bir ürünü. Eğer "ilk ne zaman ortaya çıktı?" sorusuna tek bir tarih vermek gerekirse, bu biraz yanıltıcı olabilir. Çünkü laiklik, farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda, farklı biçimlerde filizlenmiş bir fikir. Ama kökenlerine indiğimizde, aydınlanma çağına ve özellikle Fransa'daki devrimci sürece bakmamız gerekiyor.

Düşünsel Kökler: Aydınlanma Çağı

Aydınlanma düşünürleri, akıl, bilim ve bireysel özgürlük gibi kavramları ön plana çıkardılar. Bu dönemde, kilisenin ve dini kurumların toplum üzerindeki mutlak otoritesi sorgulanmaya başlandı. Özellikle

  1. ve
  2. yüzyıllarda İngiltere'de John Locke gibi düşünürler, din özgürlüğü ve devlet ile kilise işlerinin ayrılması gerektiğini savunuyordu. Locke'un "Hoşgörü Üzerine Bir Mektup" (A Letter Concerning Toleration) gibi eserleri, bu ayrılığın temellerini atmış oldu. Deneyimlerime göre, bu tür temel fikirlerin zamanla nasıl yayıldığını ve farklı toplumlarda nasıl uyarlandığını görmek, laikliğin evrensel bir değer taşıdığını gösteriyor.

Devrimci Dönüşüm: Fransa ve Laiklik

Laikliğin somut bir siyasi ilke olarak en belirgin ortaya çıktığı yer şüphesiz Fransa. Özellikle Fransız Devrimi (1789) ile birlikte, kilisenin devlet üzerindeki gücüne büyük bir darbe vuruldu. Bu süreçte, devletin tüm vatandaşlara karşı eşit davranması ve hiçbir dini grubun diğerine üstünlük kurmaması gerektiği fikri güçlendi. 1795'te kabul edilen Anayasa, kilisenin devletten ayrıldığını açıkça belirtiyordu. Ancak bu, hemen mükemmel bir laiklik anlamına gelmiyordu. Devrim sonrası dönemlerde de inişler ve çıkışlar yaşandı. Laiklik, Fransa'da 1905'te çıkarılan "Dini Kurumlarla Devletin Ayrılması Yasası" ile daha keskin bir şekilde tanımlandı ve devletin tüm dini sembollerden ve etkilerden arındırılması hedeflendi. Bu yasa, devlet okullarında dini eğitim verilmesini yasakladı ve dini kurumların devletten finansal destek almasını sona erdirdi.

Türkiye'de Laiklik: Tarihsel Süreç ve Uygulamalar

Türkiye'ye baktığımızda, laiklik fikrinin Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine dayandığını görüyoruz. Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) ile din ve devlet işlerinin tamamen ayrılması olmasa da, vatandaşlık hukuku ve eşitlik konularında önemli adımlar atılmıştı. Ancak modern anlamda laikliğin anayasal bir ilke olarak benimsenmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla gerçekleşti. 1924 Anayasası'nda "Türkiye Devleti, din ve mezhep ayrımı gözetmeden bütün vatandaşlarının vicdan, din ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu tanır" denilerek bu temel vurgulandı. Daha sonra 1937'de Anayasa'ya giren laiklik ilkesi, devlet düzeninin temel taşlarından biri haline geldi. Deneyimlerime göre, Türkiye'deki laiklik uygulaması, din ve devlet işlerinin tamamen ayrılmasının yanı sıra, dinin bireysel bir tercih olarak korunması ve kamusal alanda da belirli bir düzen içinde var olması gibi farklı yorumlara da açık olmuştur.

Pratik Bir Bakış: Laiklik Ne Demek, Ne Değil?

Laiklik, devletin tarafsızlığı anlamına gelir. Yani devlet, hangi dine mensup olursa olsun tüm vatandaşlarına eşit mesafede durur. Bir dinin diğerine üstünlük kurmasına izin vermez. Laiklik, din karşıtlığı değildir. Dini inançları bireylerin özel alanı olarak görür ve bu alana müdahale etmez. Ancak, dini kurumların devlet yönetiminde veya kamu politikalarında belirleyici olmasını engeller. Örneğin, bir ülkede laiklik ilkesi güçlü ise, devlet okullarında zorunlu din dersleri yerine din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri verilebilir veya din derslerinin seçmeli olması gibi uygulamalar görülebilir. Ya da kamu kurumlarında dini sembollerin kullanımına ilişkin belirli düzenlemeler olabilir. Bu tür düzenlemeler, devletin tarafsızlığını koruma amacını taşır.

Eğer sen de laiklik konusunda daha fazla bilgi edinmek istersen, farklı ülkelerin laiklik uygulamalarını araştırabilirsin. Örneğin, İngiltere'deki Kilise ve Devlet ayrımı ile Fransa'daki katı laiklik anlayışını karşılaştırmak, bu kavramın ne kadar çeşitli biçimlerde hayata geçirildiğini anlamana yardımcı olacaktır.