Kadın sünneti nedir?
Kadın sünneti: Bilinmesi gerekenler
Kadın sünneti, yani kadın genital mutilasyonu (KGM), kadınların dış üreme organlarının kısmen veya tamamen alınması veya yaralanmasıdır. Bu, tıbbi bir gereklilik olmaksızın, kültürel, dini veya toplumsal nedenlerle yapılan zararlı bir uygulamadır. Deneyimlerime göre, bu konu hakkında doğru bilgiye ulaşmak hem bireyler hem de toplum için hayati önem taşıyor.
Kadın Sünnetinin Türleri ve Etkileri
Kadın sünnetinin dört ana tipi tanımlanmıştır ve her biri farklı derecelerde fiziksel ve psikolojik zarar verir:
- Tip 1 (Klitoridektomi): Klitorisin prepüsünün (sünnet derisi) kısmen veya tamamen alınmasıdır. Bu en yaygın olanıdır ve cinsel hazda azalmaya yol açabilir.
- Tip 2 (Eksizyon): Klitoris ve iç dudakların (labia minora) kısmen veya tamamen alınmasıdır. Bu, Tip 1'den daha fazla doku kaybına ve cinsel organlarda kalıcı deformasyona neden olur.
- Tip 3 (İnfubülasyon veya Daraltma): Dış dudakların (labia majora) birbirine dikilerek vajinal açıklığın daraltılmasıdır. Bu, idrar ve adet kanının akışını zorlaştırır ve ciddi enfeksiyonlara, kısırlığa ve doğum sırasında ölümcül komplikasyonlara yol açabilir.
- Tip 4 (Diğer Yaralanmalar): Vajinayı yakma, kazıma veya vajinaya yabancı cisimler sokma gibi genital bölgeye zarar veren diğer tüm uygulamaları kapsar.
Bu uygulamaların kısa vadeli etkileri arasında şiddetli ağrı, kanama, şok, enfeksiyon ve idrar yapmada zorluk yer alır. Uzun vadede ise kronik ağrı, idrar yolu enfeksiyonları, adet sorunları, kısırlık, cinsel ilişki sırasında ağrı, doğum komplikasyonları ve psikolojik travmalar görülebilir. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, kadın sünneti uygulanan ülkelerde bu komplikasyonların görülme oranları oldukça yüksektir.
Neden Yapılıyor ve Hangi Bölgelerde Yaygın?
Kadın sünneti, genellikle kızların evliliğe hazırlanması, cinsel kimliklerini kontrol altına alma, saflığı koruma veya dini bir görev olduğu inancı gibi nedenlerle yapılır. Ancak bu uygulamaların hiçbir dini metinde yeri yoktur ve insan haklarına aykırıdır.
Bu uygulama en çok Afrika'da, Orta Doğu'da ve Asya'nın bazı bölgelerinde yaygındır. DSÖ'nün 2010 verilerine göre, dünya genelinde 100 ila 140 milyon kadın ve kız çocuğu kadın sünneti mağdurudur. Bazı ülkelerde bu oran %90'ın üzerindedir. Türkiye'de de bu uygulamanın görüldüğü ancak yaygınlığının diğer ülkelere göre daha düşük olduğu bilinmektedir.
Kadın Sünnetini Önlemek İçin Neler Yapabiliriz?
Bu zararlı geleneği sona erdirmek hepimizin sorumluluğudur. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde atılabilecek adımlar var:
- Bilgi Yaymak: Kadın sünnetinin zararları hakkında çevrendekileri bilinçlendir. Ailelere, özellikle annelere ve topluluk liderlerine doğru bilgiyi aktarmak çok önemlidir.
- Eğitim Fırsatları: Kız çocuklarının eğitim almasını desteklemek, bu tür zararlı uygulamalardan korunmalarına yardımcı olur. Eğitimin artması, geleneksel ve zararlı uygulamaların terk edilmesini teşvik eder.
- Yasal Düzenlemeler: Birçok ülke kadın sünnetini yasadışı ilan etmiştir. Bu tür yasal düzenlemelerin uygulanmasını ve desteklenmesini sağlamak önemlidir.
- Sağlık Profesyonellerinin Rolü: Sağlık çalışanları, bu konuda farkındalık yaratmada ve mağdurlara destek sağlamada kilit rol oynar.
- Toplumsal Baskı Oluşturmak: Kadın sünnetini kınayan ve reddeden bir toplumsal tavır geliştirmek, uygulayıcılar üzerinde baskı oluşturur.
Unutma, bir kadının bedeninin bütünlüğü kutsaldır ve hiçbir gelenek veya inanç bu kutsallığı ihlal edemez. Kadın sünneti, bir sağlık sorunu değil, bir insan hakları ihlalidir. Bu konuda sessiz kalmamalı, bilgi sahibi olmalı ve çevremizi de bilgilendirmeliyiz.