Zihin bölme nedir?
Zihin Bölme (Dissosiyasyon) Nedir?
Zihin bölme, yani dissosiyasyon, aslında hepimizin zaman zaman deneyimlediği bir şeyin daha uç ve travmatik boyutudur. Kimileri için bu, bir kitap okurken veya bir film izlerken çevresini fark etmemek, kimileri içinse geçmişte yaşadığı çok zorlayıcı bir olayın etkisinden kurtulamamaktır. Dissosiyasyon, bilinç, hafıza, kimlik, duygu, algı, beden temsili ve davranış gibi normalde bütünleşik olan zihinsel işlevlerin ayrışması durumudur. Bu ayrışma, hafif ve geçici olabileceği gibi, daha derin ve kalıcı şekillerde de ortaya çıkabilir.
Deneyimlerime göre, dissosiyasyonun en temelinde, beynin bizi aşırı stres veya travmadan koruma mekanizması yatar. Beyin, başa çıkamayacağı bir tehditle karşılaştığında, o deneyimin tamamını veya bir kısmını farklı bölümlere ayırarak, kişinin o anki bilincinden uzaklaştırmaya çalışır. Bu, bir nevi "zihinsel kaçış" gibidir.
Dissosiyasyonun Türleri ve Belirtileri
Dissosiyasyonun farklı şekilleri vardır ve bunlar kişinin yaşadığı deneyimin şiddetine ve süresine göre değişiklik gösterir. En sık karşılaşılan ve anlaşılması daha kolay olanlardan biri dissosiyatif amnezidir. Bu, travmatik bir olayın ardından belirli bir döneme ait hafıza kaybı yaşamak anlamına gelir. Örneğin, bir kaza geçiren birinin kazanın detaylarını hiç hatırlamaması buna bir örnektir. Hafıza kaybı sadece birkaç saatten başlayıp yıllara kadar uzanabilir.
Bir diğer yaygın durum ise depersonalizasyondur. Bu, kişinin kendi bedeninden, düşüncelerinden veya duygularından kopuk hissetmesidir. Kendini dışarıdan izliyormuş gibi hissedebilir, bedeninin kendisine ait olmadığını düşünebilir. Sanki bir rüya içinde yaşıyormuş gibi bir his verir. Bununla birlikte derealizasyon da sıkça görülür; bu durumda ise dış dünya gerçek dışı, bulanık veya uzak gelir. Çevresindeki insanlar veya nesneler sanki tanıdık değilmiş gibi algılanabilir.
Daha ileri düzeyde ise dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) yer alır. Bu, bir kişinin içinde birden fazla farklı kimliğin veya kişilik durumunun bulunmasıdır. Bu kimlikler, kişinin adını, yaşını, cinsiyetini, hatıralarını ve davranışlarını belirgin şekilde değiştirebilir. Bir kimlikten diğerine geçişler, genellikle ani ve farkında olunmadan gerçekleşir. Araştırmalar, DKB'nin genellikle çocukluk döneminde yaşanan ağır ve tekrarlayan travmalarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, çocukluk çağı istismarı, bu bozukluğun gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür.
Neden ve Nasıl Oluşur?
Dissosiyasyonun temelinde, beyindeki stres yanıt sisteminin aşırı çalışması yatar. Özellikle erken yaşlarda yaşanan ve tekrarlayan travmalar, beynin bu savunma mekanizmasını tetiklemesine neden olur. Beyin, tekrarlayan tehditlere karşı kendini korumak için farklı zihinsel süreçleri birbirinden ayırmayı öğrenir. Bu, bir tür "otomatik pilot" gibidir; kişi, travmatik deneyimi yaşarken bir yandan da kendini o deneyimden soyutlayarak hayatta kalmaya çalışır.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan bireylerin yaklaşık %75'inde çeşitli derecelerde dissosiyatif belirtiler görülebilir. Bu, dissosiyasyonun travma ile ne kadar yakından ilişkili olduğunu gösteren önemli bir veridir. Beynin amigdala ve hipokampus gibi hafıza ve duygu düzenlemesinde rol oynayan bölgeleri, travma anında normal işlevlerini yerine getiremeyebilir, bu da hafıza boşluklarına ve duygusal kopukluklara yol açabilir.
Deneyimlerime göre, dissosiyasyon sadece şiddetli travmalarla sınırlı değildir. Yoğun duygusal stres, şiddetli kaygı durumları veya madde kullanımı da geçici dissosiyatif epizotlara neden olabilir. Ancak, bu belirtilerin kalıcı hale gelmesi ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemesi durumunda, altında yatan nedenlerin araştırılması önemlidir.
Dissosiyasyonla Başa Çıkmak ve Destek
Eğer sen de zaman zaman kendini kopuk veya gerçek dışı hissediyorsan, bu durumu göz ardı etmemelisin. Dissosiyatif belirtilerle başa çıkmanın en etkili yolu, bir ruh sağlığı uzmanından destek almaktır. Özellikle travma odaklı terapi yöntemleri, dissosiyatif belirtilerin tedavisinde oldukça başarılıdır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) gibi terapiler, travmatik anıların işlenmesine ve dissosiyatif belirtilerin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu terapilerde, kişi güvenli bir ortamda travmatik deneyimlerini yeniden ele almayı öğrenir. Terapist, bu süreçte sana rehberlik ederek, zihinsel kopuklukları onarmaya ve bütünlüğü yeniden sağlamaya destek olur.
Kendi kendine uygulayabileceğin bazı yöntemler de vardır:
- Topraklanma Teknikleri: Kendini ana odaklamak için duyularını kullan. Ayaklarını yere sağlam basmak, bir nesneye dokunmak, sevdiğin bir kokuyu içine çekmek gibi basit eylemler seni mevcut ana getirebilir.
- Farkındalık (Mindfulness) Egzersizleri: Nefes egzersizleri ve meditasyon, zihnini sakinleştirmeye ve an'a odaklanmana yardımcı olabilir.
- Güvenli Bir Yer Yaratma: Zihninde sana huzur veren, güvende hissettiğin bir yer hayal etmek ve oraya zihinsel olarak gitmek, zor anlarda sakinleşmeni sağlayabilir.
- Duygusal İfade: Duygularını yazmak, çizmek veya konuşmak, bastırılmış duyguların ortaya çıkmasına ve işlenmesine yardımcı olabilir.
Unutma, dissosiyasyon bir zayıflık değil, bir adaptasyon mekanizmasıdır. Ancak bu adaptasyon, yaşam kaliteni düşürüyorsa, profesyonel destek almak en doğru adımdır. Kendine şefkat göstermeyi ve iyileşme yolculuğunda sabırlı olmayı unutma.