Türkiye Selçukluların son sultanı kimdir?
Türkiye Selçukluları'nın Son Sultanı: Bir Dönemin Sonu
Türkiye Selçuklu Devleti'nin son sultanı kimdi diye merak ediyorsun, değil mi? Aslında bu soruya verilecek cevap, tarih sahnesinin bir devrinin nasıl kapandığını anlamak için önemli bir kapı aralıyor. Tecrübelerime göre, bu dönemi anlamak için birkaç kilit isme ve olaya bakmak gerekiyor.
Gıyaseddin Keyhüsrev II: Çatışmaların Ortasındaki Sultan
Türkiye Selçuklu Devleti'nin son dönemlerine damgasını vuran isimlerden biri de Gıyaseddin Keyhüsrev II'dir. Sultanlığını 1237-1246 yılları arasında sürdüren Keyhüsrev II dönemi, devletin giderek zayıfladığı ve içerideki karışıklıkların arttığı bir zamana denk gelir. Moğol tehdidi kapıdayken, devletin kendi iç dinamikleri de onu zorluyordu.
Özellikle Babailer İsyanı, Selçuklu Devleti'nin iç güvenliğini ciddi şekilde sarsan önemli bir olaydı. 1239-1240 yıllarında Anadolu'da yayılan bu büyük halk hareketi, sadece dini değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik huzursuzlukların da bir yansımasıydı. İsyanın bastırılması devlete büyük zarar verdi ve Moğollar karşısındaki savunma gücünü zayıflattı.
Keyhüsrev II'nin dönemindeki en yıkıcı olay ise şüphesiz 1243 yılındaki Kösedağ Savaşı'dır. Bu savaş, Selçuklu Devleti'nin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Moğol komutanı Baycu Noyan komutasındaki orduya karşı verilen mücadele, Selçuklu ordusu için ağır bir yenilgiyle sonuçlandı. Bu yenilgi, devletin siyasi ve askeri gücünü önemli ölçüde kırarak, Moğol hakimiyetinin Anadolu'da yerleşmesine zemin hazırladı.
Moğol Hakimiyeti ve Sonrası: Parçalanma Süreci
Kösedağ Savaşı'nın ardından Selçuklu Devleti, Moğollar'ın vasalı durumuna geldi. Sultanlar, Moğol valilerinin atamalarıyla tahta çıkmaya başladılar. Bu durum, devletin otoritesini tamamen ortadan kaldırdı. Gıyaseddin Keyhüsrev II'nin oğulları olan İzzeddin Keykavus II (1246-1257), Rükneddin Kılıçarslan IV (1249-1257) ve Alaeddin Keykubat II (1249-1254) arasında taht kavgaları yaşandı. Bu iç çekişmeler, devletin parçalanmasını hızlandırdı.
Deneyimlerime göre, bu dönemde Anadolu'da kurulan küçük Türk beyliklerinin yükselişi de dikkat çekicidir. Moğol hakimiyeti altında zayıflayan Selçuklu Devleti'nin boşalttığı siyasi alanda, zamanla Osmanlı Beyliği gibi yeni güç odakları filizlenmeye başladı. İşte bu parçalanma süreci, Selçuklu Devleti'nin sonunu getiren ana etkenlerden biridir.
Sultan II. Mesud: Sembolik Bir Son
Bazı tarihçiler, Türkiye Selçuklu Devleti'nin son sultanı olarak 1283-1284 ve 1297-1303 yılları arasında tahta çıkan II. Mesud'u kabul eder. Ancak II. Mesud'un sultanlığı, devleti yeniden eski gücüne kavuşturacak bir otoriteye sahip değildi. Tamamen Moğollar'ın kontrolü altında ve devletin büyük bir parçası fiilen sona ermişken, onun sultanlığı daha çok sembolik bir anlam taşımaktaydı.
II. Mesud'un son saltanatının 1303 yılında sona ermesiyle birlikte, Anadolu'daki Selçuklu yönetiminin fiilen ortadan kalktığı genel kabul görür. Bu tarihten sonra Anadolu, beylikler dönemi olarak adlandırılan daha karmaşık bir siyasi tabloya bürünmüştür. Eğer sen de bu dönemi daha iyi anlamak istersen, Kösedağ Savaşı öncesi Anadolu'daki sosyal ve siyasi yapıyı incelemen sana ışık tutacaktır. Selçuklu Devleti'nin yıkılışı, sadece bir devletin sonu değil, aynı zamanda Anadolu'da yeni bir dönemin, yani beylikler ve ardından Osmanlı Devleti'nin doğuşunun başlangıcıdır. Bu süreci, geçmişten ders çıkarmak adına iyi analiz etmek gerekir.