Ashabı Kehf Müslüman mı?

Ashabı Kehf Kimdir ve Müslüman mıdır?

Ashabı Kehf, yani Mağara Ashabı, Kur'an-ı Kerim'de geçen ve imanları uğruna zalim bir hükümdardan kaçıp bir mağaraya sığınan gençlerden oluşan bir topluluktur. Bu olayın tarihi, İslam öncesi döneme, Hz. İsa (a.s.)'ın tebliğ döneminin sonlarına denk gelir. Kur'an'da Kehf Suresi'nin

  1. ayetinden
  2. ayetine kadar bu kıssa anlatılır.

Peki, bu insanlar Müslüman mıydı? Bu sorunun cevabı için öncelikle o dönemin koşullarına bakmak gerekiyor. Ashabı Kehf'in yaşadığı şehir, inanışına göre putperest bir toplumdu. Gençler ise şirk koşmaktan uzaklaşarak tek bir Allah'a (Tanrı'ya) inanmaya başlamışlardı. Kur'an'daki anlatımda, onların "Ey Rabbimiz! Bize kendi katından bir rahmet ver ve işimizde bize muvaffakiyet (başarı) ver" (Kehf, 10) şeklinde dua etmeleri, onların tevhid inancına sahip olduğunu açıkça gösterir. Bu da, o dönemde mevcut olan ve Allah'a iman eden diğer dinlere (örneğin Yahudilik veya Hristiyanlık) mensup olabilecekleri ihtimalini akla getirir.

Deneyimlerime göre, bu topluluğun yaşadığı dönemde Hz. İsa (a.s.)'ın mesajı henüz insanlara ulaşmaktaydı veya ulaşmış ve etkisini göstermeye başlamıştı. Ashabı Kehf'in inandığı "Rab", tek ve yüce Allah'tır. Kur'an'da geçen diğer peygamberlere ve onların getirdiği ilahi mesajlara inanmak, genel olarak Müslümanlığın temel prensiplerindendir. Dolayısıyla, Ashabı Kehf'in putperest bir toplumda tek Allah'a inanmaları, onların Müslümanlığa yakın ve Müslümanlık öncesi dönemde tevhid inancına sahip kimseler olduğunu gösterir.

Allah'a İman ve Şirke Karşı Durmak

Ashabı Kehf'in en belirgin özelliği, inançları uğruna her şeyi göze alabilmeleridir. Putlara tapmayı reddetmeleri ve tek bir Allah'a iman etmeleri, onlara büyük bir cesaret ve metanet kazandırmıştır. Zaten dinimizde "Müslüman", Allah'a teslim olan kimse demektir. Bu teslimiyet, sadece kalpte değil, aynı zamanda fiili olarak da gösterilir. Ashabı Kehf'in durumunda, bu fiili gösterge, toplumun genel inanışına karşı durmak ve dinlerini yaşamak için tehlikeli bir adım atmaktır.

Burada "309 yıl" gibi bir süre, onların mağarada uykuya dalıp uyandırılmalarını ifade eder. Bu süre zarfında onların kimliklerinin korunması ve zamanın değişmesi, Allah'ın kudretinin bir göstergesidir. Asıl önemli olan, onların bu uzun uykudan uyandırıldıklarında bile inançlarının baki kalmasıdır. Bu durum, gerçek imanın zaman ve mekandan bağımsız olduğunu gösterir.

İmanlarını Koruma Mücadeleleri

Ashabı Kehf'in hikayesi, bize inancımızı korumanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Günümüzde de farklı baskılarla karşılaşabiliriz. Bu baskılar maddi veya manevi olabilir. Deneyimlerime göre, inancımızı yaşarken karşılaştığımız zorluklar karşısında gösterdiğimiz sabır ve kararlılık, bizi Allah'a daha da yakınlaştırır.

Bu topluluğun kendilerini gizlemeleri ve zalim hükümdardan kaçmaları, akıllıca bir tedbirdir. Doğrudan çatışmak yerine, can güvenliklerini sağlayarak ve daha uygun bir zamanı bekleme stratejisi izlemişlerdir. Bu da bize, zor zamanlarda akıllıca davranmanın, cihadın bir parçası olabileceğini öğretir.

Pratik İpuçları ve Öneriler

Ashabı Kehf'in kıssasından ders çıkarmak isteyenler için birkaç önerim olacak:

  • İnancınızı Güçlendirin: Kur'an-ı Kerim'i anlamaya çalışarak, tefsirleri okuyarak ve dini bilgilerinizi artırarak imanınızı sürekli canlı tutun.
  • Sabırlı Olun: İnançlarınız uğruna karşılaştığınız zorluklarda Ashabı Kehf gibi sabırlı olmayı öğrenin. Unutmayın, sıkıntılar geçicidir, iman kalıcıdır.
  • Doğru Çevre Edinin: Tıpkı Ashabı Kehf'in bir araya gelip birbirlerine destek olması gibi, siz de inançlarınıza uygun, sizi doğruya yönlendirecek kişilerle arkadaşlık kurun.
  • Akıllı Tedbirler Alın: İnancınızı yaşarken karşılaştığınız zorluklarda, Ashabı Kehf'in yaptığı gibi, duruma göre akıllıca ve tedbirli davranmaktan çekinmeyin.

Sonuç olarak, Ashabı Kehf'in Müslüman olup olmadığı sorusuna verilebilecek en net cevap, onların tek Allah'a inanmış olmaları ve bu uğurda her şeyi göze almış olmalarıdır. Bu özellikler, onları İslam'ın özüne uygun kimseler kılar. Onların hikayesi, bize iman, sabır ve hakka olan bağlılık konusunda ilham vermeye devam etmektedir.