Öğrenme kuramları kaça ayrılır?

Öğrenme Kuramları: Nasıl Öğreniyoruz?

Öğrenme kuramları, insanların bilgiyi nasıl kazandığını, işlediğini ve kullandığını anlamak için geliştirilmiş bir çerçeve sunar. Bu kuramlar, eğitimciler, psikologlar ve aslında hepimiz için yol göstericidir. Deneyimlerime göre, öğrenme kuramlarını temelde üç ana gruba ayırabiliriz: Davranışçı, Bilişsel ve Yapısalcı yaklaşımlar. Elbette bu grupların alt kolları ve karma yaklaşımları da mevcut ama bu üç ana eksen, öğrenmenin temel mantığını anlamak için harika bir başlangıç noktasıdır.

  1. Davranışçı Öğrenme Kuramı

Bu yaklaşımın temelinde, öğrenmenin gözlemlenebilen davranış değişiklikleriyle ilgilendiği fikri yatar. İçsel süreçlerden çok, uyarıcı ve tepki arasındaki ilişkiye odaklanır. Klasik koşullanma ve edimsel koşullanma bu akımın en bilinen örnekleridir.

* Klasik Koşullanma (Pavlov): Rus fizyolog Ivan Pavlov'un köpeklerle yaptığı deneyler en bilinen örnektir. Bir köpeğin zil sesiyle salya salgılaması öğretilir. Başlangıçta zil sesi bir tepki uyandırmazken, zil sesi ile et (doğal uyarıcı) eşleştirildiğinde köpek salya salgılar. Uzun süreli eşleştirmeler sonucunda sadece zil sesi bile köpekte salya salgılama tepkisini (koşullu tepki) tetikler. Bu, özellikle korkuların veya olumlu/olumsuz çağrışımların oluşumunda görülebilir.

* Edimsel Koşullanma (Skinner): B.F. Skinner'in çalışmaları bu alanda önemlidir. Davranışın sonuçlarına odaklanır. Bir davranışın tekrarlanma olasılığı, aldığı pekiştirme (ödül) veya cezaya göre değişir.

* Pekiştirme: İstenen bir davranışı artırır. Örneğin, bir öğrencinin ödevini zamanında yapması durumunda takdir edilmesi, bu davranışı pekiştirir.

* Ceza: İstenmeyen bir davranışı azaltır. Dikkat dağıtıcı bir davranış sergileyen bir öğrencinin birkaç dakika teneffüsten uzaklaştırılması bir ceza türüdür.

Pratik İpucu: Sınıfta veya evde olumlu davranışları pekiştirmek için sistemli olarak övgü, küçük hediyeler veya ekstra oyun zamanı gibi ödüller kullanabilirsin. İstenmeyen davranışları ise hemen cezalandırmak yerine, bu davranışların nedenlerini anlamaya çalışarak ve alternatif, kabul edilebilir davranışlar sunarak yaklaşmak daha etkili olabilir.

  1. Bilişsel Öğrenme Kuramı

Davranışçılığın aksine, bilişsel kuramlar öğrenmenin zihinsel süreçlerine odaklanır. Bilginin nasıl alındığı, işlendiği, depolandığı ve geri çağrıldığıyla ilgilenir. İnsanlar pasif alıcılar değil, aktif bilgi işleyicilerdir.

* Bilgi İşleme Yaklaşımı: İnsan zihnini bir bilgisayara benzetir. Bilgi, duyusal kayıttan kısa süreli belleğe, oradan da uzun süreli belleğe aktarılır.

* Duyusal Kayıt: Duyularımız aracılığıyla gelen bilgilerin çok kısa süreli olarak tutulduğu yerdir.

* Kısa Süreli Bellek (Çalışma Belleği): Sınırlı bir kapasiteye sahiptir (genellikle 7±2 öğe). Bilginin aktif olarak işlendiği yerdir.

* Uzun Süreli Bellek: Bilginin kalıcı olarak depolandığı yerdir. Bilgiyi hatırlamak için buradan geri çağırırız.

* Şema Kuramı (Bartlett): Öğrenme, mevcut zihinsel yapılarımızla (şemalar) yeni bilgiyi bütünleştirme sürecidir. Şemalar, geçmiş deneyimlerimizden oluşan bilgi ağlarıdır. Yeni bir bilgi eski bir şemaya uyuyorsa öğrenme kolaylaşır, uymuyorsa uyum sağlamak için mevcut şema değiştirilebilir veya yeni bir şema oluşturulabilir.

* Sosyal Bilişsel Kuram (Bandura): Öğrenmenin sadece doğrudan deneyimlerle değil, başkalarını gözlemleyerek, taklit ederek ve onlardan duyduklarımızı anlayarak da gerçekleştiğini savunur. Öz-yeterlik inancı (bir görevi başarıyla yerine getirebileceğine dair inanç) bu kuramda merkezi bir rol oynar.

Pratik İpucu: Yeni bir konuyu öğrenirken, bu bilgiyi zaten bildiğin şeylerle ilişkilendirmeye çalış. Konuyu somutlaştırmak için zihin haritaları (mind maps) veya kavram haritaları kullanmak, bilgiyi organize etmene ve uzun süreli belleğe daha etkili bir şekilde aktarmana yardımcı olur. Ayrıca, başarılı kişileri veya rol modelleri gözlemlemek, kendi motivasyonunu ve öz-yeterliğini artırabilir.

  1. Yapısalcı Öğrenme Kuramı

Bu yaklaşım, öğrenmenin aktif bir inşa süreci olduğunu vurgular. Bireyler, dünyayı kendi deneyimleri ve etkileşimleri yoluyla anlamlandırır ve kendi bilgi yapılarını oluştururlar. Bilgi pasif bir şekilde alınmaz, aktif olarak inşa edilir.

* Bireysel Yapısalcılık (Piaget): Jean Piaget, çocukların zihinsel gelişim evrelerini inceleyerek, çocukların bilgiyi nasıl aktif olarak inşa ettiğini ortaya koymuştur. Öğrenme, mevcut bilişsel yapılarla yeni deneyimler arasındaki dengeyi kurma sürecidir.

* Özümseme: Yeni bilgiyi mevcut bir şemaya uydurma.

* Uyum: Yeni bilgiye uyum sağlamak için mevcut şemayı değiştirme.

* Dengeleme: Özümseme ve uyum arasındaki denge durumudur.

* Sosyal Yapısalcılık (Vygotsky): Lev Vygotsky, öğrenmenin sosyal etkileşimler yoluyla gerçekleştiğini vurgular. Özellikle “yakınsal gelişim alanı” (Zone of Proximal Development - ZPD) kavramı önemlidir. ZPD, bir çocuğun bağımsız olarak yapabileceği şeyler ile bir yetişkinin veya daha bilgili bir akranının yardımıyla yapabileceği şeyler arasındaki boşluktur. Bu alandaki öğrenme en etkilidir.

* Keşfederek Öğrenme (Bruner): Jerome Bruner, bireylerin kendi başlarına keşfederek en iyi öğrendiklerini savunur. Problem çözme ve deneyimsel öğrenme bu yaklaşımın temelidir.

Pratik İpucu: Yeni bir beceri öğrenirken veya bir konuyu kavrarken, sadece okumak veya dinlemekle yetinme. Konuyla ilgili deneyler yap, projeler geliştir veya pratik uygulamalar ara. Grup çalışmalarına katılarak veya başkalarına öğreterek öğrenme sürecini daha aktif hale getirebilirsin. Özellikle ZPD'ni keşfetmek için, zorlandığın konularda akranlarından veya daha bilgili kişilerden yardım istemekten çekinme.

Bu üç ana kuram, öğrenme süreçlerini anlamak için farklı pencereler sunar. Günümüzde birçok eğitimci ve araştırmacı, bu kuramların güçlü yönlerini birleştiren karma yaklaşımları benimsemektedir. Unutma, en iyi öğrenme yöntemi kişiden kişiye ve konudan konuya değişebilir. Denemeye ve kendi öğrenme stilini keşfetmeye devam et!