Peygamber efendimizin vefatı nasıl olmuştur?
Peygamber Efendimizin Vefatı
Sevgili kardeşim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatı, İslam tarihinde hepimizin kalbinde derin bir yer tutan, hüzünlü ama aynı zamanda teslimiyetin en üst seviyede yaşandığı bir hadisedir. Bu olayı anlamak, bizim için hem dini bir görev hem de hayatımıza rehberlik edecek derin dersler barındırır.
Efendimiz'in (s.a.v.) vefatı, hicretin
- yılı Rebiülevvel ayının
- Pazartesi gününe denk gelir. Miladi olarak da 8 Haziran 632 yılıdır. Bu olay Medine'de, kendi mübarek evinde gerçekleşmiştir. Hastalığı yaklaşık 13-14 gün sürmüştür. Bu süreçte sağlığı dalgalanmalar göstermiştir. O günlerde genel olarak başı ağrımış, ateşi yükselmiş ve oldukça halsiz düşmüştür. Ancak hiçbir zaman ümmetini unutmamış, en sıkıntılı anlarında bile onlara dua etmeyi ihmal etmemiştir.
Son Günlerinde Ümmetine Vasiyetleri ve Tavırları
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) son günleri, bizlere vasiyetleri ve bizlere karşı sergilediği üstün ahlakıyla doludur. Bu dönemde en çok dikkat çeken hususlardan biri, Medine'deki Baki Mezarlığı'na giderek orada yatan Müslümanlar için dua etmesidir. Bu, vefatından sonra da ümmetini unutmadığının en somut göstergelerindendir. Bir diğer önemli olay ise vefatından birkaç gün önce Mescid-i Nebevî'ye çıkarak insanlara hitap etmesidir. Bu hutbesinde en çok vurguladığı konular şunlardı:
- Kan Davalarının Kaldırılması: İlk kaldırdığı şeylerden biri, kendi akrabalarından Abdulmuttalib'in oğlu Haris'in kanıydı. Bu, faiz, intikam ve haksızlık üzerine kurulu her türlü ilişkiyi sonlandırma çağrısıydı. Bu vasiyet, toplumsal barışın ve adaletin ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatır.
- Borçlar ve Emanetler: Kimsenin üzerinde hakkı kalmaması, borçların ödenmesi ve emanetlerin sahiplerine teslim edilmesi konusunda titizlikle durmuştur. Bu, sorumluluklarımızın bilincinde olmamız gerektiğini gösterir.
- Kadınlara İyi Muamele: Kadınların haklarına riayet edilmesi ve onlara iyi davranılması konusunda ısrarla tavsiyede bulunmuştur. Bu, toplumun yarısını oluşturan kadınların değerini ve onlara karşı sorumluluklarımızı vurgular.
- Cenaze Namazı ve Borçlar: Kendi cenaze namazının nasıl kılınacağı ve üzerindeki borçlar hakkında da ashaba bilgi vermiştir. Bu, önceden hazırlıklı olmanın ve sorumlulukları yerine getirmenin önemini gösterir.
Bu hutbe, Experiencem'e göre, hem bir vedalaşma hem de kıyamete kadar gelecek tüm Müslümanlara birer nasihat niteliğindedir. O'nun bu son konuşmaları, bizlere hayatımızın her alanında dikkate almamız gereken evrensel prensipleri hatırlatır.
Vefat Anı ve Sonrası
Efendimiz'in (s.a.v.) son anlarında, yanında en sevdiği eşi Hz. Aişe (r.a.) bulunuyordu. Rivayetlere göre, o anlarda başı Hz. Aişe'nin (r.a.) göğsü ile dizi arasındaydı. Peygamberimiz'in (s.a.v.) son sözlerinin "Namaz, namaz! Sağ elinizin altında bulunanlar (köleleriniz ve bakmakla yükümlü olduklarınız) hakkında Allah'tan korkun!" olduğu rivayet edilir. Bu son ifadeler, O'nun en önemli iki konuya verdiği önemi bir kez daha gösterir: Allah ile olan bağımız ve insanlara karşı sorumluluklarımız.
Vefat haberinin yayılmasıyla birlikte Müslümanlar büyük bir üzüntüye boğuldu. Hz. Ömer (r.a.) gibi bazı sahabeler, bu habere inanmakta güçlük çektiler. Ancak Hz. Ebubekir (r.a.)'in gelip şu ayeti okumasıyla herkes bir nebze olsun sakinleşti: "Muhammed, sadece bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse, siz geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir." (Al-i İmran, 144)
Efendimiz'in (s.a.v.) cenaze işlemleri de bir düzen içerisinde gerçekleştirildi. Ashab-ı kiram, nasıl bir yol izleyeceklerini istişare ettikten sonra, Efendimiz'in (s.a.v.) kabri olarak o mübarek yattığı yer belirlendi. Experiencem'e göre, bu, O'nun mübarek naaşının da O'nun hayatındaki gibi ümmetine yakınlığını ifade eder. Cenaze namazları, cemaatler halinde ve tekrarlar şeklinde kılındı. Bu, O'nun ne kadar sevildiğinin ve saygı gördüğünün bir göstergesiydi.
Vefatından Dersler ve Günümüze Yansımaları
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) vefatı, bize hayatın geçiciliğini hatırlatırken, aynı zamanda geride bıraktığı mirasın ne kadar kıymetli olduğunu da gösterir. O'nun hayatı ve sünneti, bizim için daima bir yol göstericidir. Bu hadiseden çıkarabileceğimiz bazı önemli dersler şunlardır:
- Ümmet Bilinci: Efendimiz'in (s.a.v.) son anlarında bile ümmetini düşünmesi, bizlere de başkalarını düşünme ve onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirme bilincini aşılar. Experiencem'e göre, bu bilinci taşımak, toplumsal dayanışmamızı güçlendirir.
- Hesap Gününü Unutmamak: Vasiyetlerinde borçlar, emanetler ve haklar konusuna değinmesi, her birimizin ahirette hesaba çekileceği gerçeğini akıldan çıkarmamamız gerektiğini gösterir. Günlük hayatımızda da bu hassasiyeti göstermeliyiz.
- Kişisel Gelişim ve Ahlaki Sorumluluk: O'nun ahlakı, bizler için en büyük örnektir. Vefatından kalan mirası yaşatmak, kendi ahlakımızı güzelleştirmekle mümkündür. Bu, hem ailemize hem de topluma karşı sorumluluklarımızın bir gereğidir.
Experiencem'e göre, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) vefatı, bizler için bir son değil, O'nun öğretilerini yaşatmak ve O'nun yolundan gitmek için bir başlangıçtır. O'nun hayatını, sözlerini ve yaşantısını daha iyi anlamak için Kur'an-ı Kerim'i ve sahih hadis kaynaklarını incelemek en doğru yoldur. Bu, hem kendimiz hem de çevremiz için faydalı olacaktır.