Küçük Kaynarca Antlaşmasının en önemli maddesi nedir?
Küçük Kaynarca Antlaşması'nın En Önemli Maddesi: Rusya'ya Kırım'ın Verilmesi
Küçük Kaynarca Antlaşması'nı anlamak, Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflama sürecini ve Rusya'nın yükselişini kavramak açısından kritik bir öneme sahip. Bu antlaşmanın pek çok maddesi var tabii ama deneyimlerime göre, üzerinde en çok durulması gereken nokta, Kırım'ın Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparak bağımsızlığını ilan etmesi ve ardından Rusya'ya bağlanmasıdır. Bu, sadece bir toprak kaybı değil, aynı zamanda stratejik bir denge değişikliğiydi.
Hatırlatmak gerekirse, Kırım yarımadası Osmanlı için hem coğrafi olarak hem de ekonomik açıdan çok değerliydi. Karadeniz'in stratejik kontrolünü sağlıyor, ticaret yolları üzerinde önemli bir etkiye sahipti. 1774'teki bu antlaşma ile Kırım, kağıt üzerinde bağımsız ilan ediliyor ama bu bağımsızlık kısa ömürlü oluyor. Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu artırmak için attığı bir adımdı bu. 1783'te Rusya, Kırım'ı resmen ilhak ettiğini duyurdu. Düşünsene, bir anda Karadeniz'in kuzeyi tamamen Rus kontrolüne girmiş oluyordu. Bu, sadece bizim için değil, Avrupa'daki diğer güçler için de büyük bir endişe kaynağıydı.
Peki, bu madde neden bu kadar önemli? Çünkü bu antlaşma, Osmanlı'nın Karadeniz'deki hakimiyetinin sonunu getiren ilk büyük adımdı. Daha önce Karadeniz, “Türk Gölü” olarak anılırdı. Küçük Kaynarca ile bu unvanı kaybettik. Rusya'ya hem ticaret gemilerini serbestçe dolaştırma hakkı hem de Karadeniz'de savaş gemileri bulundurma izni verildi. Bu, açık bir deniz üstünlüğü anlamına geliyordu. Ve daha da önemlisi, Rusya’ya Osmanlı topraklarında yaşayan Ortodoks halklar adına müdahale etme hakkı tanındı. Bu madde, ilerleyen süreçte Osmanlı'nın iç işlerine karışılmasına zemin hazırlayan bir “kapı aralayıcı” oldu.
Bu durumu daha iyi anlamak için şöyle düşün: Eskiden Akdeniz’de veya Ege’de yaşanan bir olayla ilgili ilk aklına gelen şey neyse, Osmanlı için Kırım da Karadeniz’de aynen öyleydi. Onun kaybedilmesi, sadece bir bölgeyi kaybetmek değil, aynı zamanda bir stratejik gücü, bir güvenlik kalkanını da kaybetmek demekti. Rusya'nın Kırım üzerinden Akdeniz'e doğru bir koridor açma potansiyeli, o dönemin jeopolitik dengelerini kökten değiştirdi.
Eğer sen de tarihle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsan, antlaşmaların sadece kağıt üzerindeki maddeleri değil, arkasındaki stratejik hamleleri ve sonuçları anlamaya çalış. Küçük Kaynarca Antlaşması’nın Kırım maddesi, tam da böyle bir örnek. Bir taraf için zafer, diğer taraf içinse uzun sürecek bir zorluğun başlangıcı.
Diğer Önemli Noktalar: Rusya'ya Tanınan Siyasi ve Ticari İmtiyazlar
Kırım meselesi ne kadar önemli olsa da, Küçük Kaynarca Antlaşması’nın Rusya'ya tanıdığı diğer imtiyazlar da görmezden gelinemez. Özellikle Rusya’nın Karadeniz’de serbest geçiş hakkı elde etmesi ve ticaret gemilerini serbestçe dolaştırması, Akdeniz ticaret yolları üzerindeki Osmanlı hakimiyetini ciddi şekilde zedeledi. Bu, Osmanlı’nın ekonomik olarak da zayıflamasına yol açan bir gelişmeydi.
Ayrıca, daha önce de bahsettiğim gibi, Rusya’ya Ortodoks tebaalar adına Osmanlı hükümetine başvurma hakkı verilmesi, ileriki dönemlerde kullanılacak bir diplomatik kozdu. Bu, Rusya’nın iç işlerine karışma bahanesini resmileştiriyordu. Rusya, bu hakkı kullanarak çeşitli zamanlarda Osmanlı’ya baskı yaptı ve kendi nüfuz alanını genişletti. Düşünsene, bir devletin senin ülkenindeki belirli bir dini gruba karşı seninle konuşma hakkı var. Bu, ülkenin egemenliği açısından ne kadar tehlikeli bir durum.
Bu maddeleri öğrenirken aklında bulunsun: Tarih sadece olaylar dizisi değil, aynı zamanda devletlerin birbirleriyle olan etkileşiminin, güç mücadelelerinin bir yansıması. Küçük Kaynarca Antlaşması da bunun en net örneklerinden biri.