Orman ve Su işleri Bakanlığı Neyi Korur?

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Neyi Korur?

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, adından da anlaşılacağı gibi, ülkemizin en değerli iki varlığını, yani ormanlarımızı ve su kaynaklarımızı korumakla görevli. Ama bu sadece kağıt üzerinde kalmıyor, gerçekten sahada ciddi çalışmalar yürüten bir kurum. Deneyimlerime göre, bu bakanlığın faaliyet alanı oldukça geniş ve her biri de hayati önem taşıyor.

Ormanlarımızın Korunması ve Geliştirilmesi

Öncelikle ormanlarımızdan bahsedelim. Türkiye, orman varlığı açısından zengin bir ülke ve bakanlık bu varlığı hem korumayı hem de artırmayı hedefliyor. Bu ne demek derseniz, öncelikle ağaçlandırma çalışmaları var. Yıllık milyonlarca fidan dikiliyor. Mesela, son yıllarda yapılan başarılı kampanyalarla bir yılda dikilen fidan sayısı 300 milyonu aşabiliyor. Bu rakamlar, geleceğimizin ne kadar yeşil olacağının bir göstergesi.

Tabii ki ormanları sadece dikmek yetmez, korumak da çok önemli. En büyük tehditlerden biri olan yangınlarla mücadele bakanlığın en öncelikli görevlerinden biri. Yeterli sayıda orman yangını ilk müdahale ekibi, helikopterler, uçaklar ve sıkı bir takip sistemiyle yangınlar henüz büyümeden söndürülmeye çalışılıyor. Ayrıca, orman kaçakçılığıyla da mücadele ediliyor.

Bir diğer önemli konu da ormanların verimli kullanılması. Sadece odun üretimi değil, aynı zamanda yaban hayatı ve ekosistemin korunması da bu işin içinde. Milli parklar, tabiat parkları gibi alanlar koruma altına alınarak hem doğal yaşamın sürdürülebilirliği sağlanıyor hem de insanlara bu güzellikleri görme ve dinlenme imkanı sunuluyor. Mesela, Kaz Dağları Milli Parkı veya Yedigöller Milli Parkı gibi yerler bu kapsamda korunuyor ve ziyaretçi yönetimi yapılıyor.

Su Kaynaklarımızın Yönetimi ve Korunması

Bakanlığın bir diğer ana görevi de su kaynaklarımızı yönetmek ve korumak. Bu, sadece akan suyu değil, yeraltı sularını, gölleri, nehirleri de kapsıyor.

Barajlar ve Hidroelektrik Santraller (HES) inşa etmek bu işin bir yönü. Enerji ihtiyacımızı karşılamanın yanı sıra, bu barajlar tarımsal sulama için de kritik öneme sahip. Türkiye'de hala birçok büyük baraj projesi hayata geçiriliyor ve bu projelerle birlikte sulanan tarım alanları da artıyor. Örneğin, GAP Projesi kapsamında yapılan barajlar sayesinde milyonlarca dekar arazi suya kavuştu.

Aynı zamanda, mevcut su kaynaklarının kirlenmesini önlemek de çok önemli. Sanayi ve evsel atıkların sulara karışmasını engellemek için arıtma tesisleri kurulması ve denetimler yapılması gerekiyor. Su kalitesi izleme istasyonları aracılığıyla nehirlerin ve göllerin durumu sürekli takip ediliyor. Nehirlerin ve göllerin kurumasını önlemek için de çalışmalar yapılıyor, suyun verimli kullanılması teşvik ediliyor.

Şehirlerin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranları ve su rezervleri de bakanlığın takibinde. Kuraklık dönemlerinde suyun bilinçli kullanılması için kampanyalar yürütülüyor.

Doğal Hayatın ve Biyoçeşitliliğin Korunması

Ormanlar ve sular dediğimizde akla doğrudan yaban hayatı ve biyoçeşitlilik geliyor. Bakanlık, bu değerlerimizi de korumak için ciddi çalışmalar yapıyor.

Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla oldukça zengin bir biyoçeşitliliğe sahip. Birçok endemik bitki türü ve nadir hayvan yaşıyor. Bakanlık, bu türlerin yaşam alanlarını koruma altına alıyor. Nesli tehlike altındaki türler için özel koruma programları uygulanıyor. Mesela, Karacadağ'da yaşayan Anadolu parsı veya Van kedisi gibi türlerin popülasyonlarını artırmak için çalışmalar yapılıyor.

Av ve Yaban Hayatı konusunda da düzenlemeler yapılıyor. Hangi hayvanların avlanabileceği, hangi dönemlerde avlanılamayacağı, avlanma kotaları gibi konular belirleniyor. Bu, nesillerin tükenmesini önlemek ve ekolojik dengeyi korumak adına yapılıyor.

Yapılan yaban hayatı rehabilitasyon merkezleri var. Yaralanmış veya hasta hayvanlar bu merkezlerde tedavi edilip doğaya geri salınıyor. Bu, doğrudan bu canlıların hayatta kalmasına yardımcı olan somut bir örnek.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Süreçleri

Yapılacak her büyük yatırımın, örneğin bir baraj, bir fabrika veya bir karayolu projesinin çevreye olumsuz etkilerini en aza indirmek için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci işletiliyor. Bakanlık, bu süreçlerin doğru yürütülmesinden sorumlu.

Bu, bir projenin planlama aşamasında, projenin çevreye olabilecek potansiyel olumlu veya olumsuz etkilerinin belirlenmesine, bu etkilerin önlenmesi veya zararların en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin tespit edilmesine yönelik bir süreç. Bu süreçler halkın katılımını da içeriyor.

Deneyimlerime göre, bu süreçlerin şeffaf ve doğru işlemesi, gelecekte yaşanabilecek çevresel sorunların önüne geçmenin anahtarı. ÇED süreci, bakanlığın dolaylı olarak çevreyi koruma mekanizmalarından biri.

Senin İçin Ne İfade Ediyor?

Bakanlığın bu çalışmaları, senin soluduğun havadan içtiğin suya, yürüdüğün ormanlardan gördüğün hayvanlara kadar hayatının her alanını etkiliyor. Bu yüzden, bu kurumun neyi koruduğunu bilmek ve bu korumaya kendi çapında nasıl katkıda bulunabileceğini düşünmek önemli.

Senin İçin Öneriler:

  • Ormanlık alanlarda bilinçli ol. Ateş yakmaktan kaçın, çöplerini mutlaka topla.
  • Su kaynaklarını bilinçli kullan. Gereksiz yere su harcamaktan kaçın.
  • Plastik kullanımını azaltmaya çalış, bu atıkların doğaya karışması çok uzun sürüyor.
  • Yerel yönetimlerin veya sivil toplum kuruluşlarının ormanlaştırma veya çevre temizliği gibi etkinliklerine katılabilirsin.
  • Bakanlığın yürüttüğü ağaçlandırma kampanyalarına fidan bağışında bulunabilirsin.