Göktürk Kitabeleri ilk olarak hangi tarihte çözülmüştür?

02.03.2025 0 görüntülenme

Göktürk Kitabeleri, Türk tarihinin ve dilinin en önemli yazılı kaynaklarından biridir. Bu anıtlar, Türklerin siyasi, sosyal ve kültürel yaşamına dair eşsiz bilgiler sunar. Peki, bu değerli kitabeler ilk olarak ne zaman çözüldü ve bu çözülme süreci nasıl gerçekleşti?

Göktürk Kitabeleri'nin Keşfi ve İlk Çalışmalar

Göktürk Kitabeleri, 18. yüzyılın başlarında İsveçli bir subay olan Strahlenberg tarafından keşfedilmiştir. Ancak, bu keşiften sonra uzun bir süre boyunca kitabelerin içeriği anlaşılamamıştır. Çünkü yazıtlar, o dönemde bilinmeyen bir alfabe olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. İlk başlarda kitabelerin hangi millete ait olduğu bile tam olarak belirlenememiştir.

Kitabelerin Çözülmesindeki Kilometre Taşı: Wilhelm Thomsen

Göktürk Kitabeleri'nin çözülmesindeki en büyük pay, Danimarkalı filolog Wilhelm Thomsen'e aittir. 1893 yılında Thomsen, Göktürk alfabesini çözmeyi başarmıştır. Bu, Türk dili ve tarihi araştırmaları için bir dönüm noktası olmuştur. Thomsen, kitabelerde geçen "Türk", "Tanrı" ve "Bilge Kağan" gibi kelimeleri tespit ederek alfabenin çözülmesine öncülük etmiştir. Bu sayede, kitabelerin Türk tarihi açısından ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır.

Kitabelerin Anlamlandırılması ve Türk Tarihine Katkıları

Wilhelm Thomsen'in ardından, Rus Türkolog Vasili Radloff da kitabelerin çözülmesine önemli katkılar sağlamıştır. Radloff, Thomsen'in çalışmalarını temel alarak kitabelerin metinlerini tercüme etmiş ve yayımlamıştır. Bu sayede, Göktürk Kitabeleri'nin içeriği dünya çapında duyulmuş ve Türk tarihine ışık tutmuştur. Kitabeler, Göktürk İmparatorluğu'nun siyasi olaylarını, toplumsal yapısını ve kültürel değerlerini anlamamızı sağlamıştır. Ayrıca, Türk dilinin en eski yazılı örneklerini içermesi açısından da büyük bir öneme sahiptir.

Göktürk Kitabeleri'nin 1893'te Wilhelm Thomsen tarafından çözülmesi, Türk tarihine ve diline dair önemli bir keşif olmuştur. Bu sayede, Türklerin geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı bulmuş ve kültürel mirasımızı daha iyi anlama imkanı yakalamışızdır. Kitabelerin günümüzdeki araştırmalara da ışık tutmaya devam ettiği unutulmamalıdır.