Mondros Ateşkes Antlaşması maddeleri nelerdir?
Mondros Ateşkes Antlaşması: Osmanlı'nın Sonu mu, Yeni Bir Başlangıç mı?
Mondros Ateşkes Antlaşması, 30 Ekim 1918'de imzalandı ve Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı İmparatorluğu açısından sona ermesi demekti. Hani bazen olur ya, bir dönüm noktası yaşarız hayatımızda, işte bu da Osmanlı için öyle bir andı. Gelin, maddelerine dalıp neler olup bittiğini net bir şekilde anlayalım.
İşgallere Kapı Aralayan Maddeler
Antlaşmanın en can alıcı noktalarından biri, özellikle
- maddeydi. Bu madde, İtilaf Devletleri'ne, kendi güvenliklerini tehdit eden herhangi bir durum karşısında Anadolu'nun herhangi bir stratejik noktasını işgal etme hakkı tanıyordu. Düşünün ki, kendi topraklarınızda birileri "güvenliğimi tehdit ediyor" deyip istediği yere yerleşebiliyor. Bu da yetmezmiş gibi,
- madde, vilayet-i sitte (Doğu'daki altı vilayet) denilen Erzurum, Sivas, Elazığ, Diyarbakır, Van ve Bitlis'te bir karışıklık çıkması halinde, bu bölgelerin de işgal edilebileceği anlamına geliyordu. Tarihsel olarak baktığımda, bu maddelerin ne kadar büyük bir kırılma yarattığını görüyorum. Zaten savaşın yorgunluğuyla weakened bir imparatorluk için bu, adeta bir davetiye çıkarılmasıydı.
Orduyu Etkisiz Hale Getiren Hükümler
İtilaf Devletleri, Osmanlı ordusunun direniş göstermesini istemiyordu tabii ki. Bu yüzden antlaşmanın maddeleriyle orduyu da fiilen etkisiz hale getirmeyi amaçladılar.
- madde, Osmanlı ordusunun terhis edilmesini ve silahlarının teslim edilmesini öngörüyordu. Kalan birlikler ise İtilaf Devletleri'nin emrinde olacaktı. Bu durum, ülkenin savunmasını tamamen çaresiz bırakmak demekti. Deneyimlerime göre, bir ülkenin ordusunun elinden silahını almak, egemenliğinin de elinden alınması gibidir. Ayrıca,
- madde, Karadeniz ve Akdeniz'deki geçitlerin İtilaf Devletleri tarafından denetlenmesini ve Boğazlar'ın açılmasını sağlıyordu. Bu da stratejik açıdan ne kadar büyük bir darbe olduğunu gösteriyor.
Ekonomik ve Siyasi Yaptırımlar
Mondros sadece askeri değil, ekonomik ve siyasi olarak da Osmanlı'yı sıkıştırıyordu.
- madde, tüm demiryolları, tersaneler ve telgraf hatlarının kontrolünü İtilaf Devletleri'ne veriyordu. Bu, haberleşme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçların bile başkalarının elinde olması demekti. Bir de antlaşmanın
- maddesi, mevcut durum nedeniyle dışarıdan gelecek tehditlere karşı Osmanlı ordusunun elindeki silah ve cephanenin sayısını azaltmasını veya tamamen teslim etmesini söylüyordu. Bu, ülkenin kendi güvenliğini bile sağlayamayacak hale gelmesi anlamına geliyordu.
Neler Yapılmalıydı, Ne Oldu?
Bu antlaşma imzalandığında, Anadolu'da genel bir şok ve öfke hakimdi. Mustafa Kemal Paşa gibi öngörülü liderler, bu durumun ülkeyi tamamen esarete sürükleyeceğini biliyorlardı. Deneyimlerime göre, böyle durumlarda en kritik şey, birlik ve beraberliği sağlayıp ulusal direnişi örgütlemektir. Nitekim de öyle oldu. Bu antlaşmanın yarattığı tepki, Milli Mücadele'nin fitilini ateşledi. Siz de böyle zorlu durumlarla karşılaştığınızda, paniğe kapılmadan durumu iyi analiz edip, çevrenizdeki doğru insanlarla hareket etmeyi düşünebilirsiniz. Mondros, kağıt üzerinde bir ateşkes olsa da, pratikte Anadolu halkının uyanışına ve yeni bir devletin temellerinin atılmasına giden yolu açtı. Bu yüzden "Osmanlı'nın sonu" demek ne kadar doğruysa, "Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıcı" demek de o kadar doğru.