Kanuni Esasi hangi olayla ilan edildi?
Kanuni Esasi'nin İlanı: Darbeyle Gelen Anayasa
Kanuni Esasi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası, 23 Aralık 1876'da ilan edildi. Bu ilan, Osmanlı'nın siyasi tarihinde bir dönüm noktasıydı. Peki, seni hemen konuya sokayım, bu ilan aslında bir darbe sonucu gerçekleşti.
O dönemin siyasi atmosferini düşün. Osmanlı, tam bir kriz içindeydi. Hem içeride hem de dışarıda büyük sorunlar yaşanıyordu. Avrupa devletlerinin baskısı artmış, ekonomik olarak sıkıntılı bir durum söz konusuydu. Sultan Abdülaziz'in reform çabaları yetersiz kalmış, hatta israf ve keyfi yönetim eleştirileri yükselmişti. İşte tam bu noktada, Yeni Osmanlılar olarak bilinen aydınlar, bir çözüm olarak anayasal bir yönetim talep etmeye başladılar.
Padişah Değişikliği ve Darbe
Yeni Osmanlılar'ın en önde gelen isimlerinden biri Mithat Paşa'ydı. Mithat Paşa ve arkadaşları, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Deneyimlerime göre, böyle büyük siyasi değişimler genellikle tek bir hamleyle olmaz. 30 Mayıs 1876'da, Şeyhülislam'ın fetvasıyla Sultan Abdülaziz hal'edildi. Yerine yeğeni V. Murat getirildi ancak akıl sağlığı yerinde olmadığı gerekçesiyle kısa süre sonra tahttan indirildi. Sonrasında ise Sultan II. Abdülhamid tahta çıktı.
Şunu unutmamak lazım: Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkış süreci, sıradan bir tahta çıkış değildi. Bu, bir anlamda askeri ve sivil bürokrasi tarafından gerçekleştirilen bir darbeydi. Yeni padişahın ilk işi de zaten beklendiği gibi Kanuni Esasi'yi ilan etmek oldu. Bu durum, anayasanın kendisinden çok, onu ilan ettiren güçlerin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.
Kanuni Esasi'nin İçeriği ve Getirdikleri
Kanuni Esasi, Batı anayasalarından esinlenerek hazırlanmıştı. En önemli yeniliklerinden biri, padişahın mutlak gücünün bir nebze de olsa sınırlandırılmasıydı. Artık padişah, istediği gibi buyruk verip milleti baskı altında tutamayacaktı. Kanuni Esasi'nin temel maddelerinden bazıları şunlardı:
- Padişahın Yürütme Yetkisi: Padişah, hükümeti atar ve görevden alırdı. Bu yetki hala oldukça güçlüydü.
- Meclis-i Mebusan ve Heyet-i Ayan: Kanuni Esasi ile ilk defa bir meclis kurulması öngörülüyordu. Meclis-i Mebusan halk tarafından seçilen üyelerden, Heyet-i Ayan ise padişah tarafından atanan üyelerden oluşacaktı. Bu, yasama yetkisinin padişah ile paylaşılması anlamına geliyordu.
- Temel Hak ve Özgürlükler: Vatandaşların hukuki eşitliği, kişisel dokunulmazlığı gibi bazı temel haklar da anayasada yer alıyordu.
Deneyimlerime göre, her yeni başlangıçta olduğu gibi Kanuni Esasi'nin de eksikleri vardı. Özellikle padişahın gücünü tam anlamıyla kısıtlamadığı, hatta bazı durumlarda kendi gücünü meşrulaştırmak için kullandığı görülecektir. Ama yine de o dönem için atılmış büyük bir adımdı.
İlanın Ertelenmesi ve İkinci Meşrutiyet
Kanuni Esasi ilan edildikten sonra Meclis-i Mebusan toplandı ve ilk toplantı tarihi 19 Mart 1877 olarak belirlendi. Ancak bu kısa süreli bir birliktelik oldu. 93 Harbi'nin başlamasıyla birlikte, padişah II. Abdülhamid, anayasanın bazı maddelerini (özellikle meclis yetkilerini) askıya aldı ve 1878'de meclisi tatil etti. Kanuni Esasi, yaklaşık 30 yıl boyunca yürürlükte kalmadı.
Anayasanın gerçek anlamda hayat bulması ise 23 Temmuz 1908'deki İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla oldu. Bu tarihte Kanuni Esasi tekrar yürürlüğe kondu ve yeni bir dönem başladı. Yani, Kanuni Esasi'nin ilanı başlangıçta bir dönüm noktası olsa da, onun tam olarak işleyebilmesi için yaklaşık 30 yıl daha beklemesi gerekti.
Eğer sen de bu tarihi olayları daha iyi anlamak istersen, o dönemin siyasi yazışmalarını, gazete haberlerini ve hatıratlarını okuyabilirsin. Özellikle Mithat Paşa'nın savunması ve o dönemin gazetelerindeki tartışmalar sana çok şey katacaktır. Unutma, tarih sadece olaylar dizisi değil, aynı zamanda o olayların ardındaki insan hikayeleri ve mücadelelerdir.