Uçan dinozorun adi ne?
Uçan Dinozorlar Hakkında Bilmen Gerekenler
"Uçan dinozor" dediğimizde aklına illa ki tüylü, devasa kanatlı bir sürüngen geliyordur. İşin aslı biraz daha karmaşık. Tarih öncesinin bu müthiş canlıları arasında gerçekten uçabilenler vardı ve bunlara pterozorlar diyoruz. Bunlar, dinozorlarla aynı dönemde yaşamış olsalar da, kuşlarla akraba olmaktan çok sürüngenlere daha yakındılar. Yani, bir T-Rex'le aynı dönemde gökyüzünde süzülen bir pterozor görseydin, ikisi de aynı aileden sayılmazdı.
Pterozorların Gizemli Dünyası
Pterozorlar, yaklaşık 228 milyon yıl önce Triyasik Dönem'in sonlarında ortaya çıktı ve Kretase Dönemi'nin sonlarında, dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce nesilleri tükendi. Düşünsene, tam 160 milyon yıl boyunca gökyüzündeydiler! Bu inanılmaz uzun bir süre ve bu süreçte inanılmaz çeşitlilik gösterdiler.
* Boyutları Şaşırtıcıydı: Hepsi devasa değildi elbette. Bazıları serçe kadar küçüktü, mesela Nemicolopterus gibi, kanat açıklığı sadece 25 santimetre civarındaydı. Ama bazıları da gökleri titreten cinstendi. En büyükleri arasında Quetzalcoatlus northropi geliyordu. Bu devasa yaratığın kanat açıklığı inanılmaz bir şekilde 10 ila 11 metreye kadar çıkabiliyordu. Bunu hayal et; bir uçakla yan yana geldiğini düşünsen, kanatları neredeyse uçağın kanatları kadar geniş! Deneyimlerime göre, bu büyüklükteki bir canlıyı hayal etmek bile insanın tüylerini diken diken ediyor.
* Nasıl Uçuyorlardı? Kanat yapıları bizim kuşlardan çok farklıydı. Kemik yapısı hafif ama dayanıklıydı ve en belirgin özellikleri, kol kemiklerinden, özellikle de dördüncü parmaktan uzanan uzun bir zarla kaplı geniş bir kanat yapısına sahip olmalarıydı. Bu zarlar, uçmalarını sağlayan aerodinamik yüzeyleri oluşturuyordu. Bazı pterozorların kanatlarında tüyler yerine piknofiberler denilen, kalın, ipliksi yapılar bulunuyordu. Bu piknofiberler, sıcaklık kontrolüne yardımcı oluyor ve belki de uçuş sırasında ekstra bir aerodinamik destek sağlıyordu.
Neler Yiyorlardı ve Nasıl Yaşıyorlardı?
Pterozorların beslenme alışkanlıkları da çeşitlilik gösteriyordu.
* Balıkçılar: Birçoğu, tıpkı günümüz martıları veya pelikanları gibi, denizlerden balık avlardı. Örneğin, Pteranodon gibi popüler pterozorların dişsiz gagaları, kaygan balıkları yakalamak için oldukça uygundu. Genellikle okyanus kıyılarında ve göl kenarlarında yaşarlardı.
* Etçiller ve Hepçiller: Bazı pterozorlar daha etçil bir diyete sahipti. Küçük omurgalıları, böcekleri hatta diğer pterozor yavrularını avladıklarına dair kanıtlar var. Dimorphodon gibi türlerin iki farklı diş yapısı olması, onların daha çeşitli bir diyete sahip olduğunu gösteriyor.
* Besin Zincirindeki Yerleri: Uçabilmeleri sayesinde, karada avlanamayan besinlere ulaşabiliyorlardı. Bu da onlara büyük bir avantaj sağlıyordu. Ancak onlar da kendilerinden daha büyük etçil dinozorların avı olabiliyorlardı.
Pterozorları Neden Kuş Sanmamalısın?
Tekrar altını çizmekte fayda var, pterozorlar kuş değildi. Bu iki grup evrimsel olarak farklı yollardan ilerledi.
* Akciğer Yapısı: Kuşların kendine özgü, verimli bir solunum sistemi vardır. Pterozorların solunum sistemleri hakkında kesin bilgilerimiz sınırlı olsa da, sürüngenlerin solunum sistemine daha yakın olduğu düşünülüyor.
* Evrimsel Köken: Kuşlar, küçük therapod dinozorlardan evrildi. Pterozorların kökeni ise daha eski ve farklı bir sürüngen grubuna dayanıyor. Bu nedenle, iki grubun da kanatları olsa da, bu kanatlar farklı evrimsel süreçlerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Eğer paleontolojiye bir ilgin varsa, fosil kayıtlarını incelemek sana bu canlıların ne kadar inanılmaz bir çeşitliliğe sahip olduğunu gösterecektir. Bir müzede bir pterozor iskeleti gördüğünde, sadece kemiklere bakmak yerine, o canlıyı milyonlarca yıl önce gökyüzünde süzülürken hayal etmeye çalış. Bu, sana zaman yolculuğu gibi bir deneyim yaşatabilir.