Bilgisayar nasıl icat edildi?

Bilgisayarın İcadı: Basit Bir Hesap Makinesinden Günümüz Dünyasına

Bilgisayarın icadı tek bir kişiye veya tek bir ana odaklanarak açıklanamaz. Bu, yüzyıllardır süren birikimli bir çabanın ürünü. Temel fikir, bir şeyi otomatik olarak ve daha hızlı yapabilmekti. Bu, ilk olarak hesaplama ile başladı.

Düşünsene, M.Ö. 3000'lere kadar uzanan bir geçmişi var Abaküs'ün. İnsanlar saymak, toplamak, çıkarmak için basit araçlar geliştirmişler. Sonra

  1. yüzyılda Blaise Pascal, toplama ve çıkarma yapabilen mekanik bir hesap makinesi olan "Pascaline"i geliştirdi. Bunu, Charles Babbage'ın
  2. yüzyılda tasarladığı ve buharlı makinelerle çalışacak, programlanabilir bir makine olan Analitik Motor'u takip etti. Ne yazık ki Babbage bu motoru tamamlayamadı ama konseptleri inanılmaz derecede ileri görüşlüydü.

İkinci Dünya Savaşı dönemi, bilgisayarın gelişiminde önemli bir dönüm noktası oldu. Hesaplamalar o kadar karmaşıklaştı ki, elle yapmak neredeyse imkansız hale geldi. Özellikle balistik tabloların hazırlanması gibi görevler için hızlı ve doğru hesaplama makinelerine ihtiyaç duyuldu. Bu dönemde geliştirilen ilk elektronik bilgisayarlar arasında ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer) var. 1945'te tamamlanan ENIAC, yaklaşık 170 metrekarelik bir alanı kaplıyor ve yaklaşık 30 ton ağırlığındaydı! Elektrikle çalışıyordu ama programlamak için kabloları fiziksel olarak yeniden düzenlemek gerekiyordu. Bu, günümüzdeki bilgisayarlarla kıyaslanamayacak kadar zahmetli bir süreçti.

Bilgisayarların bugünkü haline gelmesinde en büyük devrimlerden biri transistör ve ardından entegre devre (çip) teknolojisinin ortaya çıkması oldu. Transistörler, vakum tüplerinin yerini aldı. Vakum tüplerinin büyük, ısınan ve kolay arızalanan yapısının aksine transistörler çok daha küçük, enerji tasarruflu ve dayanıklıydı. 1947'de Bell Laboratuvarları'nda icat edilen transistörler, bilgisayarları hem küçülttü hem de daha güvenilir hale getirdi. Daha sonra, 1950'lerin sonunda Jack Kilby ve Robert Noyce tarafından geliştirilen entegre devreler, binlerce hatta milyonlarca transistörü tek bir silikon yongasına sığdırmayı başardı. Bu, bilgisayarların boyutunu cep telefonlarına kadar küçültecek yolun başlangıcıydı.

Bir bilgisayarın temelinde yatan mantık ve programlama kavramları da zamanla evrimleşti. Alan Turing'in 1936'da ortaya attığı "Turing Makinesi" kavramı, bilgisayar bilimlerinin teorik temelini oluşturdu. Bu, bir makinenin ne tür hesaplamalar yapabileceğini tanımlayan soyut bir modeldi. Daha sonra John von Neumann'ın "saklı program" mimarisi, komutların ve verilerin aynı bellek alanında saklanabileceği fikrini getirdi. Bu, bilgisayarların daha esnek ve programlanabilir olmasını sağladı. Bugün kullandığımız bilgisayarların çoğu hala bu mimarinin üzerine inşa edilmiştir.

Eğer sen de bilgisayarların nasıl çalıştığına dair daha derin bir anlayış kazanmak istiyorsan, basit bir hesap makinesinden başlayıp aşamalı olarak bu karmaşık cihazların nasıl ortaya çıktığını araştırabilirsin. Tarihteki önemli icatları ve bu icatların arkasındaki düşünürleri incelemek sana ilham verecektir. Unutma, her büyük devrim, küçük bir fikirle başlar.