Allah'ın zati ve subuti sıfatları ve anlamları nelerdir kısaca?
Allah'ın Zati ve Subuti Sıfatları ve Anlamları
Allah'ın sıfatları, O'nun zatından kaynaklanan ve varlığının ayrılmaz bir parçası olan özelliklerdir. Bu sıfatlar, hem O'nun eşsiz ve benzersiz zatını ifade eder (zati sıfatlar) hem de fiilleriyle tezahür eden ve yaratılışı etkileyen yönlerini ortaya koyar (subuti sıfatlar).
Zati Sıfatlar: Allah'ın Özünden Gelenler
Zati sıfatlar, Allah'ın kendiliğinden var olduğu, varlığı başkasına bağlı olmayan ve O'nun zatına özgü olan özelliklerdir. Bu sıfatlar, O'nun "Ben" demesinin kendisidir.
- Vücub (Varlığın Zorunluluğu): Allah'ın varlığının zorunlu olmasıdır. Yani O, var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Var olmaması düşünülemez. Bu, evrendeki her şeyin O'na muhtaç olmasının temel nedenidir. Kuantum fiziğindeki "hiçbir şey sıfır noktası enerjisinden gelmez" gibi düşünmek yerine, Allah'ın varlığının "sıfır noktasından" bile daha temel ve zorunlu olduğunu anlamaya çalışmak bize bir fikir verebilir. O'nun varlığı, bizim anladığımız anlamda bir "başlangıç" içermez.
- Kıdem (Ezelilik): Allah'ın başlangıcının olmamasıdır. Varoluşun en başında O vardı ve öncesi yoktu. Bizim zaman algımızda "başlangıç" dediğimiz şey, O'nun ilmi ve yaratmasıyla anlam kazanır. Örneğin, evrenin yaklaşık 13.8 milyar yaşında olduğunu biliyoruz. Bu 13.8 milyar yıl, Allah'ın yaratma eyleminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Allah'ın Kıdem sıfatı, bu 13.8 milyar yılın bile öncesinde O'nun var olduğunu ifade eder.
- Beka (Sonsuzluk): Allah'ın sonunun olmamasıdır. Var olmaya devam edecektir ve yok olması asla mümkün değildir. Yaratılışı sona erecek olan bizler için bu, anlaşılması güç bir kavramdır. Deneyimlerime göre, bu sonsuzluk, bizim anladığımız "sürekli devam etme" durumundan daha farklıdır. O, zamanın ötesindedir.
- Vahdaniyyet (Birlik): Allah'ın tek ve eşsiz olmasıdır. O'nun zatında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir ortağı yoktur. Evrende gördüğümüz düzen ve uyum, bu Vahdaniyyet sıfatının bir yansımasıdır. Örneğin, atomların yapısındaki hassas denge, moleküllerin birleşme şekilleri hep bu birliğin bir göstergesidir. Bu, matematikteki "1" rakamının temsil ettiği kesinlik ve benzersizlik gibidir, ancak çok daha derin ve kapsayıcı bir anlam taşır.
- Muhalefetün lil-havadis (Sonradan Oluşmuş Olanlara Benzememek): Allah'ın yaratılmış hiçbir şeye benzememesidir. Bizim duyularımızla algıladığımız, düşünceyle kavradığımız her şey sonradan var olmuş ve yaratılmış varlıklardır. Allah ise bu sınırlamalardan uzaktır. Onun "görmesi" bizim görmemiz gibi gözle değil, tamamen farklı bir şekilde gerçekleşir.
- Kıyam bi-nefsihi (Kendi Kendine Yeterlilik): Allah'ın varlığı için başkasına ihtiyaç duymaması, varlığının kendinden olmasıdır. Evrendeki her şeyin O'na muhtaç olduğunu düşünmek, bu sıfatın ne kadar hayati olduğunu anlamamızı sağlar. Bir ağacın büyümesi için suya, güneşe ihtiyacı vardır. Ama Allah'ın varlığı için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
Subuti Sıfatlar: Fiilleriyle Ortaya Çıkanlar
Subuti sıfatlar, Allah'ın fiilleriyle ortaya çıkan ve yaratılış âleminde tecelli eden özelliklerdir. Bu sıfatlar, O'nun yaratma, yaşatma, bilme gibi eylemlerini kapsar.
- Hayat (Diri Olmak): Allah'ın canlı, diri ve daima aktif olmasıdır. O, her şeyi kendi hayatıyla ayakta tutar. Bu, bizim "canlılık" dediğimiz, biyolojik ve ruhsal enerjiden çok daha üstün bir diriliktir.
- İlim (Bilmek): Allah'ın her şeyi ezeli ve ebedi olarak bilmesidir. Geçmişi, bugünü, geleceği, gizliyi, aşikarı her şeyi kapsar. Kuantum hesaplamalarla bile tam olarak kavrayamayacağımız bilgileri O, ilk anda bilir. Örneğin, bir insanın bir saniye sonra ne düşüneceğini bile bilmesi, O'nun ilminin sonsuzluğuna işaret eder.
- Semi (İşitmek): Allah'ın her sesi duymasıdır. En ince fısıltıdan, en derin çığlığa kadar her şeyi işitir. Bir odada bulunan sesleri duyan bir mikrofon gibi düşünmeyin; O'nun işitmesi, ses dalgalarına değil, varlığın özüne yöneliktir.
- Basar (Görmek): Allah'ın her şeyi görmesidir. En karanlık gecede, en gizli yerde olanı bile görür. Gözlerimize ihtiyacı olmadan görür. Görmenin bu şekilde olması, sadece optik bir algı olmadığını, bilmenin ve farkında olmanın bir tezahürü olduğunu gösterir.
- İrade (İstemek): Allah'ın dilemesiyle her şeyin olmasıdır. O "ol" deyince olur. Evrenin oluşumu, canlıların çeşitliliği, mevsimlerin akışı hep O'nun iradesinin bir sonucudur. Bu irade, bizim anladığımız "arzulamak" gibi değildir; O'nun dilemesi, doğrudan gerçekleşen bir eylemdir.
- Kudret (Güç Yetirmek): Allah'ın her şeye gücünün yetmesidir. O'nun gücünün sınırı yoktur. Bir atomun çekirdeğini parçalamak veya bir galaksiyi yaratmak, O'nun kudreti karşısında aynı derecede kolaydır. Evrendeki enerji ve madde dönüşümleri, O'nun kudretinin açık delillerindendir.
- Kelam (Konuşmak): Allah'ın emirlerini ve yasaklarını bildirmesidir. Bu konuşma, bizim anladığımız dille değil, vahiy yoluyla gerçekleşir. Kur'an-ı Kerim, O'nun kelamının bir tezahürüdür. Bu kelamın harf ve seslerden bağımsız olarak, ezeli ve ebedi olması, O'nun bu sıfatının ne kadar benzersiz olduğunu gösterir.
- Tekvin (Yaratmak): Allah'ın her şeyi var etmesi, yoktan yaratmasıdır. Evrenin kendisi, en küçük zerreden en büyük yıldıza kadar her şey O'nun tekvin sıfatının eseridir. Deneyimlerime göre, bu yaratma eylemi, bizim inşa etme veya üretme eylemlerimizden tamamen farklı, özgün bir güçtür.
Bu sıfatları anlamaya çalışmak, bize hem Allah'ın büyüklüğü hakkında bir fikir verir hem de yaratılışı daha farklı bir gözle görmemizi sağlar. Her biri, O'nun sonsuzluğunu ve kudretini farklı bir boyutta ortaya koyar. Bu bilgileri hayatımıza yansıtmak, sadece bilgi sahibi olmakla kalmaz, aynı zamanda O'na karşı daha derin bir saygı ve sevgi duymamıza da vesile olur. Bu sıfatları tefekkür etmek, kişisel gelişiminizde de size yeni kapılar açabilir.