Mudanya Ateşkes Antlaşması neden ve kimler arasında imzalanmıştır?

Mudanya Ateşkes Antlaşması: Neden ve Kimler Arasında?

Mudanya Ateşkes Antlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında, Kurtuluş Savaşı'nın sona ermesinde kilit rol oynayan kritik bir adımdı. Deneyimlerime göre, bu antlaşmanın nedenlerini ve kimler arasında imzalandığını anlamak, o dönemin Türkiye'sinin içinde bulunduğu zorlu koşulları ve elde edilen büyük başarıyı daha net görmemizi sağlıyor.

Neden İmzalandı? Savaşın Çıkmaza Girmesi ve Politik Bir Çözüm İhtiyacı

Kurtuluş Savaşı, özellikle Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra önemli bir dönüm noktasına ulaşmıştı. Türk ordusu, Yunan ordusunu Anadolu'dan büyük ölçüde atmış, ancak özellikle Trakya bölgesinde Yunan kuvvetleri hala mevcuttu. Bu durum, savaşın tamamen bitmediği, ancak mevcut şartlarda bir meydan muharebesiyle kesin sonuca ulaşmanın hem zaman hem de kaynak açısından zor olacağını gösteriyordu.

Burada önemli olan şuydu: Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti, artık sadece askeri bir başarı elde etmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası alanda tanınmak ve bağımsızlığını somutlaştırmak istiyordu. Batı Trakya ve boğazlar gibi stratejik bölgelerdeki Yunan varlığı, bu hedefe ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biriydi.

Deneyimlerime göre, İtilaf Devletleri cephesinde de bir yorgunluk ve politik bir çözüme yönelme isteği hakimdi. Özellikle Büyük Britanya, savaşın uzamasından ve getirdiği ekonomik yükten rahatsızdı. Ayrıca, Türkiye'deki milliyetçi hareketin gücünü ve kararlılığını görmüşlerdi. Bu noktada, askeri çatışmayı durdurup diplomatik bir zeminde ilerlemek, hem onlar hem de TBMM Hükümeti için daha kabul edilebilir bir seçenek haline gelmişti. Antlaşma, aslında bir "durum tespiti" ve "yeni bir başlangıç" olarak görülebilir. Savaşın artık askerlikle değil, siyasetle şekillendirileceği bir döneme giriliyordu.

Kimler Arasında İmzalandı? Temsil Edilen Taraflar ve Rolleri

Mudanya Ateşkes Antlaşması, doğrudan TBMM Hükümeti ile Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya temsilcileri arasında imzalandı. Yunanistan ise antlaşmaya sonradan imza koyan taraf oldu. Bu, olayın en çarpıcı yanlarından biri: Yunanistan, savaşın fiili olarak yenik tarafı olmasına rağmen, antlaşma masasında doğrudan eşit bir taraf olarak konumlandırılmamıştı.

TBMM Hükümeti adına İsmet İnönü (o zamanki Dışişleri Bakanı), Birleşik Krallık adına General Harington, Fransa adına Mösyö Charpy ve İtalya adına Amiral Capri'nin de bulunduğu temsilciler yer aldı. Bu tablo, savaşın sona ermesinde hangi güçlerin belirleyici olduğunu açıkça gösteriyordu. İngiltere, o dönemde bölgedeki en etkin güçtü ve diğer İtilaf Devletleri'ni de etkileyebiliyordu.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var: TBMM Hükümeti'nin bu masada yer alması, uluslararası alanda resmen tanındığının bir göstergesiydi. Saltanat Hükümeti'nin yok sayılması ve tek muhatabın Ankara'daki milli hükümet olması, bağımsızlık mücadelesinin siyasi zaferinin de bir kanıtıydı. Bu, antlaşmanın sadece askeri bir duruş değil, aynı zamanda siyasi bir kazanım olduğunu da pekiştiriyordu.

Antlaşmanın Temel Maddeleri ve Sonuçları

Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın en önemli sonuçlarından biri, Doğu Trakya'nın (Hadımköy-Çatalca-Gebze hattının batısı) tamamen Türklere bırakılmasıydı. Bu, Yunan ordusunun tamamen çekilmesi anlamına geliyordu. Ayrıca, boğazlar ve İstanbul'un TBMM Hükümeti'ne devredilmesi de antlaşmanın kilit maddelerindendi. Ancak bu devir, iki aylık bir süre içinde tamamlanacaktı ve bu süre zarfında İtilaf Devletleri'nin askeri birliklerinin bölgede kalmasına izin verilecekti. Bu durum, aslında tam bir kurtuluş değildi ama son derece önemli bir adımdı.

Antlaşmanın bir diğer maddesi de, askerlerin genel olarak terhis edilmesi ve askerlik sürelerinin azaltılmasıydı. Bu, savaşın yorgunluğunu yaşayan halk ve ordu için de rahatlatıcı bir gelişmeydi.

Peki, bu antlaşma bize ne söylüyor? Deneyimlerime göre, Mudanya Ateşkes Antlaşması, Kurtuluş Savaşı'nın askeri safhasının bittiğini ve diplomatik sürecin başladığını resmen ilan etmiştir. Bu antlaşma sayesinde Türkiye, Lozan Barış Konferansı'na güçlü bir şekilde girebilmiş ve bağımsızlık mücadelesini siyasi arenada da taçlandırmıştır. Eğer bu antlaşma imzalanmasaydı, Trakya'daki Yunan varlığı devam edecekti ve bu durum, Türkiye'nin bağımsızlığı için daha karmaşık ve belki de daha uzun sürecek bir mücadele anlamına gelebilirdi. Bu nedenle, Mudanya, bir ateşkes olmanın ötesinde, yeni bir devletin doğuşunun da habercisidir.