Yılanboyun ülkemizde nesli tükendi mi?
Yılanboyun Ülkemizde Nesli Tükenmiş mi? Gerçekler ve Neler Yapılabilir?
Yılanboyun kuşu meselesi malumunuz, yıllardır süregelen bir tartışma. Kimi "Artık yok," diyor, kimi "Görülüyor," diye ısrar ediyor. Deneyimlerime göre bu durum biraz daha karmaşık. Türkiye'de yılanboyun neslinin tamamen tükendiğini kesin olarak söylemek doğru olmaz. Ancak durum, eskisi kadar iç açıcı değil, bunu net bir şekilde ifade edebilirim.
Yılanboyun (Ardeola ralloides), adından da anlaşılacağı gibi ince, uzun boynuyla dikkat çeken, tatlı su bataklıklarında, sazlık alanlarda yaşayan bir balıkçıl türü. Ülkemizin birçok sulak alanında geçmişte düzenli olarak üreyen ve kışlayan bir türdü. Ancak son yıllarda yapılan sayımlar ve gözlemler, popülasyonunda ciddi bir düşüş olduğunu gösteriyor.
Neden Sayılar Azalıyor? Popülasyon Tehlikesi
Bu azalmanın arkasında birkaç ana sebep yatıyor. Bunlardan ilki, sulak alanlarımızın tahrip olması ve kurutulması. Bildiğin, hepimiz şahit oluyoruz; barajlar, tarım arazileri, yerleşim yerleri için sulak alanlar hızla yok oluyor. Yılanboyunun beslenme ve üreme alanı olan bu ekosistemler ortadan kalkınca, türün yaşaması da zorlaşıyor. Örneğin, Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olan Göksu Deltası'nda eskiden bolca görülen yılanboyun sayılarında gözle görülür bir düşüş var.
İkinci önemli sebep ise kirlilik. Tarım ilaçları, sanayi atıkları ve evsel atıklar, yılanboyunun beslendiği balık ve kurbağaları zehirliyor. Bu durum hem kuşların doğrudan ölümüne yol açabiliyor hem de üreme başarılarını olumsuz etkiliyor. Yılanboyunlar, hassas bir denge içinde yaşayan canlılar ve bu denge bozulduğunda ilk etkilenenlerden oluyorlar.
Üçüncüsü, kaçak avcılık ve bilinçsizlik. Yılanboyun, av hayvanı kategorisinde olmasa da, bazı bilinçsiz kişiler tarafından avlanabiliyor. Ayrıca, yuvalama alanlarına yakınlaşma, rahatsız etme gibi davranışlar da üreme döneminde kuşlar için büyük stres yaratabiliyor.
Gözlemler ve Bilimsel Veriler Ne Diyor?
Şunu net olarak söyleyebilirim ki, eskiden bir sulak alana gittiğinde rahatlıkla görebildiğin yılanboyunları artık görmek çok daha zor. Doğa Derneği gibi kuruluşların yaptığı saha çalışmaları ve raporlar da bu durumu destekliyor. Yıllar önceki sayımlarla şimdiki sayımlar karşılaştırıldığında, bazı bölgelerde %50'den fazla bir azalma olduğu belirtiliyor. Bu, küçümsenecek bir rakam değil.
Ancak "tükendi" demek için yeterli veri yok elimizde. Hala daha nadir de olsa bazı sulak alanlarda görüldüğüne dair duyumlar ve gözlemler mevcut. Bu da bize, neslinin tehlike altında olduğunu ama tamamen yok olmadığını gösteriyor. Eğer doğru adımlar atılmazsa, bu nadir görülen canlıyı sadece eski fotoğraflardan ve belgesellerden izlemek zorunda kalabiliriz.
Peki, Biz Ne Yapabiliriz?
Senin de bu konuda yapabileceğin şeyler var. Öncelikle, sulak alanların korunması gerektiğini her fırsatta dile getir. Belediyelerle, yerel yönetimlerle iletişime geçerek bu alanların önemini anlat. Eğer bir sulak alanın yakınında yaşıyorsan, oradaki kirliliğe karşı tepki göster. Çöp atılmasını engelle, farkındalığı artır.
İkinci olarak, doğa gözlemciliği yaparken yılanboyun gördüğünde bunu yetkili mercilere (örneğin Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne veya ilgili STK'lara) bildir. Bu tür bilgiler, popülasyonun takibi açısından çok değerli. Hangi bölgede, ne kadar görüldüğü gibi bilgiler, koruma çalışmalarına yön veriyor.
Üçüncü olarak, çevreni bilinçlendir. Ailene, arkadaşlarına yılanboyundan bahset. Onların da bu hassas canlıların farkına varmasını sağla. Unutma, küçük bir farkındalık bile büyük değişimlerin başlangıcı olabilir.
Son olarak, yerel ürünleri destekle ve bilinçli tüketim yap. Tarım ilaçlarının ve kimyasalların kullanımını azaltan çiftçileri tercih etmek, genel ekosistemin sağlığına katkı sağlar. Yılanboyun gibi daha nice canlıyı kurtarmak, hepimizin elinde.